Atatürk ve Venizelos’un Barış Çabaları

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkan Baş Danışmanı Ahmet Gürel, Türk-Yunan ilişkilerinin tarihine dair önemli bir anlatı paylaştı. Gürel, Büyük Taarruz’dan başlayarak Atatürk ve Yunan Başbakanı Eleftherios Venizelos’un barışa yönelik çabalarını anlattı.
İşte Ahmet Gürel’in anlatımı ile o anlatı:
26 Ağustos 1922 sabahı saat 05.30’da, Kocatepe’den Anadolu yaylasına güneş doğarken, birden, bir gök gürültüsü gibi topçu baraj ateşi başlar. “Büyük Taarruz” başlamıştır. Birkaç saat içinde, Kalecik Sivri’si ve Tınaztepe ele geçirilmiştir. Altı ayda geçilemeyeceği söylenen o ünlü Yunan siperleri, Belentepe de aynı saatlerde ele geçilmiştir. Kocatepe’den savaş alanını gözeten Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Türk ordusunun başarısını sevinçle takip etmiştir. Sabaha doğru harekete geçen süvari kolordusu, aşılmaz denilen dağları aşmış, Dumlupınar’ın doğusuna kadar ilerlemiştir. 27 Ağustos 1922 günü, Düşman işgalindeki Afyon’a giren Türk ordusunun bu ilerleyişi karşısında Yunanlılar, askerlerini Dumlupınar mevzilerine çekilme kararı almışlardır. Ani baskın şeklinde gelişen bu taarruz karşısında şaşıran Yunanlılar, bozguna uğrayarak, geri çekilmeye başlamışlardır.
30 Ağustos günü saat 14.00’de, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Türk Ordusu’na hücum emrini vermiştir. Gazi, Zafertepe’den bizzat yönettiği meydan savaşından sonra savaş sahasını gezerken, binlerce düşman cesedini birbiri üzerine yığılmış olarak görmüş ve bu korkunç manzara karşısında şunları söylemiştir:
“Bu manzara insanlığı utandırabilir. Fakat haklı vatan savunmamız için buna mecbur olduk. Türkler başka milletlerin vatanında böyle bir harekete kalkışmazlar.”
Savaş artıkları arasında yırtılmış ve terk edilmiş bir de Yunan bayrağını gören Başkomutan, eliyle bayrağın yerden kaldırılmasını işaret ederek, şöyle konuşmuştur;
“Bayrak bir milletin bağımsızlık işaretidir. Düşman da olsa hürmet etmek gerekir. Kaldırıp topun üzerine koyunuz.”
Türk Ordusu, İzmir’e doğru akarken, yanık köyleri görüp, katledilmiş köylülere bakmadan ilerlemektedir. Türk ordusuna intikam peşinde koşmayacağı talimatını veren Başkomutan, savaş devam ederken Yunan bayrağına saygı gösterir.
Yunan başkomutanı Trikopis, esirdir, Gazi’ye sorar;
“Siz bu savaşı nereden idare ediyorsunuz?” Gazi;
“Süngülerin parladığı yerdeydim, askerlerimin hemen yanındaydım.” Trikopis ve diğer Yunan Generalleri Gazi’nin verdiği cevapla ayağa kalkıp takdirlerini belirtirken;
“İşte savaş böyle kazanılır, 500 Km. uzaktan değil, harita üzerinden pergelle ölçülerek hiç değil” derler. Trikopis bu arada;
“Büyükada’da oturan eşime bir sağlık mesajımı lütfeder misiniz?”
“Emredersiniz” diyen, Gazi daha büyüyordu gözünde.
10 Eylül günü, Muzaffer komutan, İzmir Valiliği’nin önündedir. Atının kuyruğuna bağladığı Yunan bayrağını yerlerde sürükleyen Süvari Çolak İbrahim’i gören Gazi, emir çavuşu Ali Metin’le, ona şu haberi yollamıştır; “Bayrağı yerde sürümesinler. Bu bizim adaletimize yakışmaz.” Bunun üzerine Yunan bayrağı atın kuyruğundan çözülmüştür.
Gazi, kalacağı İplikçizade Köşkü’nün önüne geldiğinde, yere serilmiş Yunan bayrağını görür ve neden serdiklerini sorar. Görevli kadınlar ona, Yunan kralı Konstantin, bu konağa Türk bayrağını çiğneyerek girdiğini anlatırlar.
Muzaffer komutan;
“O, geçmişte hata etmiş. Bir milletin bağımsızlığının sembolü olan bayrak çiğnenmez. Ben onun hatasını tekrar edemem” der. Bayrağı yerden kaldırtır, konağa girer.
Kurtuluş Savaşı biteli sekiz sene olmuş ve Yunan Başbakanı Eleftherios Venizelos Türkiye’yi ziyarete gelmiştir. Gazi, Venizelos’a şöyle hitap etmiştir:
“Geçmişimizde kalan kötü olaylar bir daha tekrarlanmayacaktır.”
30 Ekim 1930 günü, Ankara’da “Türkiye-Yunanistan Ticaret Antlaşması” taraflarca imzalanır. Türk-Yunan dostluğu adına yapılanların en anlamlısı o imzaydı.
12 Ocak 1934 günü, yani Yunan Ordusu’nun İzmir’i terk ettiği günün 12. yıldönümünde, Yunanistan Başbakanı Eleftherios Venizelos, kendisini askeri ve diplomatik alanda yenilgi üstüne yenilgiye uğratan Türkiye Cumhurbaşkanı Atatürk’ü ‘Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermiştir.
Türk-Yunan yazarlara yani bizlere düşen görev, halkın sesi ve sağduyusuna kalemimizle sahip çıkarak, Türk-Yunan dostluğunu Atatürk ve Venizelos’un getirdiği eski seviyeye getirmeye çalışmak olmalıdır. Günümüzde, Atatürk’ün şu sözüne; “Yurtta Barış, dünyada Barış”a çok ihtiyacımız var.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Atatürk ve Venizelos’un Barış Çabaları

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye'ye Dair ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!