Salona erişebilmek için sarı kartlarımızı boynumuza takarak güvenlik barikatlarından geçmemiz ve aşağı yukarı bir kilometrelik bir mesafeyi yürümemiz gerekiyor.
Bugün, Ankara’da son bir yılın en soğuk günlerinden biri yaşanabilir.
Aşağı yukarı ilerlerken etrafa göz atıyorum.
2012 yılından bu yana AK Parti’nin büyük kongrelerini burada, Ankara Spor Salonu’nda takip ediyorum.
Geçmiş yıllardan hatırladığım bir manzara, bir ayağı olmayan bir partilinin büyük bir azimle salona yönelmesiydi.
Bu kez ise, yaşlı bir kadın dikkatimi çekiyor, adımları yavaşlamış.
Uzak bölgelerden geldiği belli.
Soğuk Şubat günlerinde 81 ilden on binlerce partili, 8’inci Olağan Kongresi’ne katılmak üzere buraya toplanmış durumda.
Pek çok kişi, uzak yerlerden gece yolculukları yaparak kongreye ulaştı.
Soğuk havada ısınmak için ateş yakanlar…
Gözlerinden uyku akarken pırıl pırıl bir kalabalık oluşmuş.
Kongre takvimi, katılımcıların dönüş yoluna erken geçebilmesi için mümkün olduğunca erkene alındı.
Erdoğan, henüz saat 11 olmadan kongre salonunun önünde belirdi.
Toplanan kalabalığa yönelik kısa bir selamlama konuşması gerçekleştirdi.
Açıkça belirtmek gerekirse:
AK Parti hala “Anadolu Ruhu”nu temsil ediyor.
Protokol yoluyla salona kolayca ulaşanlar, bu gerçeği unutmamalı.
Bu fedakar insanların değeri her zaman bilinmeli.
31 MART’TAN 23 ŞUBAT’A… “MUHASEBE DİLİ” İŞE YARADI MI?
Üzerinden yaklaşık 11 ay geçti.
31 Mart yerel seçimleri, AK Parti’nin moralini bozmuştu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, o akşam balkon konuşmasından itibaren sürekli ‘muhasebe’ mesajları vermeyi sürdürdü.
Bazı zamanlar “CHP bu kadar fazla oy alıyorsa bunun sorumlusu biziz” gibi ifadeler kullandı.
Seçim öncesinde, özellikle 31 Mart’a kadar AK Parti’ye oy veren fakat o gün bunu yapmaktan çekinen bir kitle, “Doğruları artırmak, yanlışları azaltmak” şeklindeki bir beklentiye sahipti.
Son 11 ay boyunca ‘kimseye kızmadan’ muhasebe diliyle iletişim kurmak önemli bir unsurdu.
Peki, bu çaba sonuç verdi mi?
Geçtiğimiz hafta Pazar programında bir araya geldiğimiz ve dün Erdoğan’ın ekibinde Genel Başkan Vekili olarak görevine devam eden Mustafa Elitaş, Eylül ayından itibaren durumun AK Parti lehine, CHP aleyhine değişmeye başladığını belirtti.
-Ekonomide düzelme beklentileri pozitif yönde gelişti,
-CHP’li belediyelerin olumsuz haberlerle (Eş dost akraba atamaları, İstanbul ve Ankara belediye başkanlarının kendi şehirlerine odaklanmak yerine Cumhurbaşkanı adaylığına dair heveslerinin ön plana çıkması gibi) gündeme gelmeleri,
-Suriye’deki 8 Aralık devrimini de bu duruma eklemek gerekiyor.
AK Parti Genel Başkan Yardımcılarından Hasan Basri Yalçın’a göre, Suriye’de yaşanan büyük kırılım, 300 yılda bir görülebilecek türden ve bu durum AK Partililerin moralini yükseltirken, CHP yönetimi için sıkıntılı oldu.
Ezcümle, muhasebe dilinin olumlu sonuçlar doğurduğunu düşünen AK Partililerin sayısı oldukça fazla.
Bununla birlikte, sandığın ciddiyetinin her zaman akılda tutulmasının aleyhine bir durum söz konusu olmamalı.
İYİ PARTİ KADROLARINDAN GELEN İSİMLERLE İYİ PARTİ TABANINA “BİZİMLE OLUN” MESAJI
Dün gerçekleşen kongrede, AK Parti’nin yönetim kadroları da belirlendi.
75 kişilik MKYK’dan, 19 kişilik MYK listesi oluşturuldu.
MKYK’da 39 kişi değişirken, 36 kişi görevine devam ediyor.
Bir önceki gün görüştüğüm AK Parti Genel Başkanlarından biri, “Sadece kadrolara değil, politikalara odaklanmak istiyoruz,” diye bir değerlendirme yaptı.
MKYK listelerine baktığımızda, İYİ Parti’den AK Parti’ye katılan 5 ismin dikkati çektiği görülüyor.
Bu durum ne anlam taşıyor?
Şöyle bir çıkarımda bulunmak mümkün:
AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın ‘kapasitesini’ genişletmeyi, sağ/sol oy tabanını dikkate alarak İYİ Parti tabanını Cumhur İttifakı’na yönlendirmek, CHP ile DEM Parti’yi yalnız bırakmak gibi bir strateji güdülüyor olabilir.
İYİ Parti, 31 Mart ve 14 Mayıs 2023 seçimlerinde elde ettiği oylarının yarısından fazlasını kaybetmişti.
Meral Akşener’in ayrılmasının ardından partinin Meclis grubunda ve teşkilatlarda bazı dağılmalar meydana geldi.
2023 seçimlerine doğru, AK Parti tarafından yapılan bir araştırmada oy verenlerin yüzde 68’inin kurulduğu günden bu yana en az bir kez AK Parti’ye oy verdiği gözlemlendi.
Öte yandan, İYİ Parti’ye yönelen oylarda da benzer tercihler mevcut.
Yeni kadrolar oluşturulurken, muhafazakarlar ile milliyetçiler arasındaki ilişkiyi güçlendirme ve böylelikle elde edilecek sinerji ile geleceğe doğru ilerlemek, Cumhur İttifakı’nın ‘kapama alanını genişletme’ hedefini açıkça ortaya koyuyor.