Küresel bir sağlık sorunu haline gelen ilaca dirençli enfeksiyonlarla mücadelede yapay zeka, umut verici çözümler sunmaktadır.
Amerika Birleşik Devletleri’nde, Tulane Üniversitesi’ndeki bilim insanları, Mycobacterium tuberculosis ve Staphylococcus aureus bakterilerindeki antibiyotik direncine neden olan genetik mutasyonların tespitini büyük ölçüde geliştiren yeni bir yapay zeka yöntemi geliştirmiştir.
Nature Communications dergisinde yayınlanan bu yenilikçi teknik, ilaca dirençli enfeksiyonların tedavisinde önemli bir ilerleme olarak değerlendirilmektedir.
Tedavi süreçlerinde zorluklar ve yüksek ölüm oranları nedeniyle bu tür enfeksiyonlar, dünya genelinde ciddi sağlık sorunları yaratmaya devam etmektedir.
YENİLİKÇİ GRUP İLİŞKİLENDİRME MODELİ (GAM)
Araştırmacılar, yeni yöntemlerinde makine öğrenimi tabanlı bir Grup İlişkilendirme Modeli (GAM) kullanmaktadır.
GAM’ın ana hedefi, ilaç direnciyle ilişkili genetik mutasyonları yüksek doğrulukla tespit etmektir. Geleneksel yöntemlerin aksine, GAM mevcut direnç mekanizmalarına bağlı kalmaksızın daha esnek bir yapı sunmaktadır.
Bilim insanları, GAM modelini yedi binden fazla Mycobacterium tuberculosis ve yaklaşık dört bin Staphylococcus aureus suşu üzerinde test etmiş ve dirençle ilişkili temel mutasyonları başarıyla belirlemiştir.
Yapılan karşılaştırmalı analizler, GAM modelinin Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) direnç veri tabanının doğruluk oranı ile eşdeğer olduğunu ve bazı durumlarda bu oranı aştığını ortaya koymuştur.
Özellikle yanlış pozitif sonuçların sayısında önemli bir azalma sağlanmıştır. Yanlış pozitif sonuçlar, dirençli olmayan bakterilerin yanlışlıkla dirençli olarak tanımlanmasına ve gereksiz tedavilere yol açabilmektedir.
Çalışmanın baş yazarı Julian Saliba, geliştirilen yöntemin hangi mutasyonların gerçekten dirence neden olduğunu daha net bir şekilde ortaya koyduğunu ve bu durumun yanlış teşhislerin yanı sıra gereksiz tedavi değişikliklerini önlediğini belirtmektedir.
Bu yenilikçi yapay zeka tabanlı yaklaşım, ilaca dirençli enfeksiyonlarla mücadelede önemli bir dönüm noktası yaratma potansiyeli taşımaktadır.