Türkiye, gündeminde Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması, PKK’nın fesih kararı ve partiler arası transferlerle yoğun günler geçiriyor. Son dönemlerdeki üst üste yaşanan olayların ardından, ‘erken seçim’ tartışmaları yeniden gündeme gelebilir. Bu tartışmalarla birlikte, en fazla dikkat çeken konulardan biri de partiler arası geçişler oldu.
Hürriyet Yazarı Abdulkadir Selvi, bugün yayımladığı yazısında, önümüzdeki süreçte küçük partilerden istifaların artacağına dair öngörülerde bulundu. Bu geçişlerin AK Parti ve CHP’ye yönelmesini bekleyen Selvi, milletvekillerinin yaklaşan seçimlere odaklandığını belirtti. “Tabanı kalmayan, siyaseten anlamını yitiren partilerde neden ısrar etsin?” ifadesiyle düşüncelerini destekledi.
Selvi’nin köşe yazısının ilgili bölümünde, yaz döneminin geleneksel olarak siyasetin temposunun düştüğü bir dönem olmasına rağmen, bu yıl tam tersine bir atmosfer olacağını vurguladı. Yaz aylarıyla birlikte, küçük partilerden AK Parti ve CHP’ye olan geçişlerin artacağı öngörülüyor.
Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması ve PKK’nın silah bırakma kararı, siyaseti derinlemesine etkilemeye başladı. Siyasi iklimin sertleşmesiyle, CHP ve AK Parti arasında kutuplaşmanın artması bekleniyor. Bu durum, DEM Parti’nin de siyasi bir aktör olarak ortaya çıkmasına olanak tanıyor.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 22 Ekim tarihinden itibaren yeni sürece dair ilk açıklamalarını yaparak, siyasi alanda bilge bir figür haline geldi. Bahçeli, hem iktidar hem de muhalefet tarafından saygı duyulan bir lider konumuna yükseldi.
MİLLETVEKİLİ GEÇİŞLERİ
Tüm bu siyasi gelişmeler, politikayı yeniden şekillendiriyor. Küçük partilerin ciddi bir anlam kaybı yaşaması, daha politikayı üretme kapasitesine sahip partilerin güçlenmesine yol açıyor.
Siyasetin üst kısımlarında yaşanan bu değişiklikler, milletvekili geçişlerine de etki edecek gibi görünüyor. AK Parti ve CHP’yi yeni milletvekili geçişlerinin beklediği tahmin ediliyor.
Milletvekillerinin, gelecek seçimleri göz önünde bulundurarak hareket etmeleri, bu durumun nedenlerini açıklıyor. Tabanı kalmamış, siyasi anlamını yitirmiş partilerde neden ısrar etmek söz konusu olsun ki?