TÜİK’in son günlerde yayımladığı araştırmalara göre, mutlu olduğunu belirten vatandaş sayısında, son 20 yıl içerisinde sürekli bir azalma gözlemleniyor. 2023’te mutlu olduğunu ifade eden bireylerin oranı %52,7 iken, 2024’te bu oran 3,1 puan düşerek %49,6 seviyesine geriledi. Aynı dönem içinde mutsuz olduğunu söyleyenlerin oranı ise 2023’te %13,7, 2024’te ise 0,8 puan artarak %14,5 olarak kaydedildi. Birleşmiş Milletler’in gerçekleştirdiği bir değerlendirmede Türkiye, 143 ülke arasında 98. sırada yer alırken, Finlandiya 7. kez listeye birincilikle damgasını vurdu. Bu bulgular, Türkiye’deki bireylerin mutsuzluk sebepleri üzerine önemle düşünülmesine neden olurken, psikiyatrist Prof. Dr. Mehmet Akif Ersoy, mutsuzluğun nedenlerini ele aldı.
“DÜNYADA MUTLULUK ENDEKSİNDE ÇOK GERİDEYİZ”
Türkiye’nin dünya mutluluk endeksinde geride kaldığına dikkat çeken Ersoy, “Son 20 yıllık süreçte mutlu bireylerde %9’luk bir azalma yaşandı. Rakamlar artık düşüş gösteriyor. Global sıralamada 98 ile 104 arasında gidip geliyoruz. Yıllar içinde belirgin bir düşüş gözlemleniyor. Ülkeler arasında karşılaştırıldığında özellikle mutluluk endeksinde oldukça geride kalıyoruz” dedi.
“MUTLULUK İHTİYAÇ İÇERİSİNDE OLMAMAKTIR”
Ersoy, Türkiye’deki bireylerin mutluluk algısının farklı olduğunu belirterek, “Mutluluk kavramından ne anladığımız çok önemli. Türkiye’deki insanla İsveç’teki bireylerin mutluluk anlayışı aynı mı? Bu konuda dikkatli olunmalı. Hastalarıma sıkça soruyorum. Depresyon yaşayan birine “Nasılsın?” diye sorduğumda, “Bir eksiğim yok” yanıtını alıyorum. Eksiğinin olmamasını, mutsuz olma durumunu etkilemeyecek bir durum olarak görüyor. Mutluluk, ihtiyaçlar içerisinde olmamak demektir. Fiziksel ihtiyaçların karşılanmış olması, insanların depresif olmaması gibi unsurları kapsar. Bazı insanlar için maddi ihtiyaçlar fark edilebilirken, diğerleri manevi ihtiyaçlarını göz ardı edebilir.” şeklinde konuştu.
“YAŞAM AMACI OLMALI”
Mutlu olmak için hayatta bir amacın varlığını vurgulayan Ersoy, “Çok insan manevi ya da entelektüel ihtiyaçlarının farkında değil. Örneğin, yaşam amacının varlığı ya da yaşamını bir amaç etrafında şekillendirip şekillendirmemesi. Kaç kişi hayatında bir amaç belirledi? Amacına sahip olmak insanı en fazla mutlu eden faktörlerden biridir.” dedi.
“MANEVİ İHTİYAÇLARIN KARŞILANMASI DAHA MUTLU EDER”
Ersoy, manevi ihtiyaçların karşılanmasının, maddi ihtiyaçlardan daha fazla mutluluk getireceğini vurguladı. “Manevi ihtiyaçlar karşılanmadığında insanlar daha mutsuz olurlar. Amacı olan birey, en zorlu koşullarda bile hedefine ulaşabilir. Maddi ihtiyaçlar yokken bile, bir amacın varlığı hayatı anlamlandıran ve motivasyon sağlayan insanlar için mutluluk kaynağı oluşturur.” diye ekledi.
Ersoy, “Psikiyatri alanında klinik depresyon ve hastalık düzeyindeki mutsuzluğu değerlendirirken biyolojik, sosyolojik ve çevresel-psikolojik faktörleri göz önünde bulunduruyoruz. Sosyolojik faktörler arasında göç oranının artması, işsizlik gibi unsurlar bulunmaktadır. Bireysel dünyamızdaki psikolojik faktörler de ayrıca önemlidir. Yakınların kaybı veya boşanma gibi durumlar. Maddi kayıplardan ziyade manevi kayıplar daha derin etkiler bırakır. Örneğin, maddi kayıptan çok, eşin kaybı bireyi daha fazla etkiler.” değerlendirmesini yaptı.
“ÜLKEDE OLAN OLUMSUZ OLAYLAR TOPLUMSAL TRAVMALARA YOL AÇAR”
Ersoy, ülke çapında yaşanan olumsuz gelişmelerin toplumsal travmalara neden olabileceğine dikkat çekti. “Bireyin güvenlik hissi de önemli bir ihtiyaçtır. Deprem anında içinde bulunduğumuz binanın sağlam olup olmadığını bilmek, bizleri rahatlatarak mutlu eder. Uzun süreli stres, bireyde mutsuzluk hissi yaratır. Güvenli bir ortamda yaşamak her açıdan büyük önem taşır.” şeklinde konuştu.
