Türkiye: Zorlu Coğrafyada İstikrar Adası

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Şu günlerde, bir tarafta uzun zamandır süregelen Rusya-Ukrayna/AB çatışması, diğer tarafta ise barış yanlısı bir tutum göstermeye çalışsa da her an yeniden alevlenme riski taşıyan İsrail/ABD-İran gerilimi bulunuyor.

Modern çağın mağdur insanlarına yönelik en güvenilir sığınak Türkiye’den söz ediyorum.

Bu büyük çatışmalar, yalnızca Türkiye’yi değil, tüm dünyayı hem maddi hem de manevi olarak etkileyen ciddi sonuçlar doğurdu ve bu etki hâlâ devam ediyor.

Dahası, durum sadece bununla sınırlı kalmıyor.

Bir yandan Türkiye’nin sınır komşusu Irak, aylardır bombardımanlardan nasibini alarak harabe haline geldi; Libya’da istikrarsızlık hâkim ve Mısır’da halkın iradesine karşı darbecilere yol verildi. Kapı komşusu Suriye ise henüz zorlu bir sürecin başında. Esad rejimi altında yıllarca süren baskı ve zulümden kurtulmak için gerçekleştirilen halk devrimi, Suriyelilere özgürlük sağladı ama topraklarını koruma noktasında büyük zorluklarla karşı karşıyalar.

Buna ek olarak, Türkiye’nin kaderinde Yunanistan ve Ermenistan’la olan sınır komşuluğu da mevcut.

İbn Haldun’un “coğrafya kaderdir” sözünü hatırlatacak olursak, Türkiye böyle bir coğrafyanın merkezinde, köklü medeniyet geleneklerinden gelen ilkeli ve bağımsız duruşuyla, barışa dayalı dengeli dış politikasıyla ve tarihi tecrübelerinden çıkardığı derslerle oldukça zor bir bölgede huzur adası olarak yoluna devam ediyor.

Bu jeopolitik dinamikler, Türkiye’ye istikrar, barış, dik duruş ve etkin liderlik yönünden tarihi bir misyon yüklüyor ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye bu sorumluluğunu başarıyla yerine getiriyor.

Elbette, Türkiye bu seviyeye kolayca ulaşmadı.

Yaklaşık 25 yıl önce, ekonomik ve siyasi krizlerin had safhaya ulaştığı, yanlış politikalar ve ilkesiz yaklaşımlar sonucunda ülkenin geleceği belirsizliğe sürüklendiği bir dönemde Türk milletinin aktif rol alarak süreci değiştirmesi, bugünlere gelinmesinde büyük katkı sağladı. Atılan devrim niteliğindeki adımlar sayesinde bu süreç giderek kökleşip meyvelerini vermeye başladı.

Özellikle sosyal barışı sağlamak adına atılan adımlar, sağlık, adalet, eğitim ve ulaşım gibi birçok alanda yürütülen altyapı projeleri, yerli kaynakların değerlendirilmesine yönelik yatırımlar ve savunma sanayisinde kazanılan ivme, istikrarsızlığın bir kader olmadığını bizlere gösterdi.

Tabii ki, Türkiye’nin durumu her yönüyle tamamlanmış değil…

Bu durum, her şeyin mükemmel olduğu anlamına gelmiyor. Daha kat edilmesi gereken uzun bir yol ve ulaşılması gereken birçok hedef mevcut.

Kesin olan, Türkiye’nin geçmişteki acı siyasi ve sosyal tecrübelerden çıkarılan derslerle istikrara ulaşmak için kararlılıkla ilerliyor, bu süreçte sabırla yürüdüğü yolda adımlarını sağlam atıyor.

Bu noktada bir duraklama ya da geri dönüş söz konusu olur mu?

Kanaatimce, ne duraklama ne de geri dönüş mümkündür.

Çünkü çevresi savaş, istikrarsızlık ve yapay düşmanlıklarla sarılmış bir ülkenin, istikrar adası olarak geleceğe doğru yürüdüğünü gören Türk milletinin, bu yoldan en küçük bir sapmaya dahi izin vermeyeceğini düşünüyorum.

Türk milleti tarihinde her zaman ileriye bakmış ve zaman daima ileriye akmıştır; bu, geçmişte olduğu gibi bugün ve yarın da böyle olacaktır.

Hollanda’nın Lahey kentindeki NATO zirvesinde olduğu gibi, katıldığı her uluslararası toplantıda dikkatleri üzerine çeken ve sözleri ciddiye alınan bir ülke haline gelmiştir Türkiye.

Gelecek, daha güzel günlere gebe, vesselam…

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Türkiye: Zorlu Coğrafyada İstikrar Adası

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye'ye Dair ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!