Terör örgütü PKK, uzun süredir beklenen fesih kararını bu sabah duyurdu. Örgüt, silahlı mücadelenin sona erdiğini ilan ederken, silahların ne zaman ve nerede teslim edileceği konusunda da çeşitli beklentiler oluştu. Diğer bir merak konusu ise fesih kararına sahada ne ölçüde uyulacağı. Bu gelişmeler ışığında, Türkiye’yi önümüzdeki dönemde hangi dinamiklerin beklediği tartışma konusu olmaya devam ediyor.
Habertürk’ten Fevzi Çakır’ın aktardığına göre, örgütün feshiyle birlikte silah bırakma aşaması resmen başlamış durumda. Türkiye Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ile Irak Merkezi Hükümeti ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasında kurulması planlanan ortak mekanizma sayesinde, örgüt üyelerinin güvenli alanlarda silahlarını teslim etmeleri bekleniyor.
Dünya örneklerinin aksine, bu sürecin uzun yıllar sürmeden, 3-4 ay gibi kısa bir zaman diliminde tamamlanması hedefleniyor.
Silah bırakma süreci tamamlandıktan sonra, mevcut yasal çerçevede bazı adımların atılması gündeme gelebilir. Örgüt kadrolarının yaklaşık %80’inin Türkiye’de herhangi bir suç kaydı taşımadığı ve dolayısıyla bu bireylerin mevcut yasalar çerçevesinde Türkiye’ye dönüşlerinin mümkün olduğu ifade ediliyor. Ancak bu kişilerin, mevcut yasal düzenlemeler doğrultusunda uygulanacak olan bazı prosedürlere tabi tutulacağı belirtiliyor.
Silah bırakma sürecinin sona ermesinin ardından devlet tarafından adımlar atılmaya başlanacak. Bu süreçte gözler, yasal düzenlemeler için Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne çevrilecek. Örgütün taahhütlerini yerine getirmesi durumunda, 1 Ekim’de Meclis’in önemli yasal düzenlemeleri gündemine alabileceği ifade ediliyor.
Bununla birlikte, kesin kararların sahadaki doğrulamalar ve Meclis’te gerçekleştirilecek müzakerelerin ardından verilmesi gerektiği vurgulanıyor. Gündeme gelebilecek olası düzenlemeler arasında infaz yasasında değişiklikler ve Abdullah Öcalan’la ilgili kamuoyunda “umut hakkı” olarak bilinen öneriler de yer alabilir. Ayrıca, cezaevindeki PKK’lılara yönelik tahliye adımlarının da gündeme gelebileceği tahmin ediliyor.
Sürecin nihai amacı ise sivil, demokratik ve toplumsal uzlaşıya dayalı yeni bir Anayasa oluşturmak. Eğer süreç başarıyla tamamlanırsa, Türkiye’nin 2026 yılı başında tarihinin en kapsayıcı ve özgürlükçü Anayasası’na kavuşabileceği kaydediliyor.