Ekrem İmamoğlu’nun yolsuzluk, rüşvet, irtikap, ihaleye fesat karıştırmak, örgüt kurmak ve yönetmek gibi suçlamalarla tutuklanmasının ardından, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in izlediği tutum ve kullandığı dil dikkat çekmektedir.
CHP Genel Başkanlığı görevine geldiğinde, karşımıza iki farklı Özgür Özel çıkıyor;
1) İmamoğlu’nun desteğiyle genel başkanlık koltuğuna oturan Özel,
2) İmamoğlu’nun yolsuzluk iddialarıyla tutuklanmasının ardından ortaya çıkan Özel,
Birinci profilinde Özel; uzlaşmacı ve yumuşak bir dil kullanan, diyaloga açık, toplumsal kesimlere hitap etmeye çalışan, CHP’nin geçmiş uygulamalarına mesafe koyan ve önceki genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’ndan farklı görünme çabasında olan, halkın tepkileriyle yüzleşebilen ama zaman zaman “İmamoğlu vesayeti”ni gizlemekte zorlanan bir liderdir.
İkinci profilinde ise; İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla birlikte CHP’yi baskın bir kurultaya taşıyan, kurultay sayesinde Kılıçdaroğlu ve ekibinden rahat bir nefes alan, Mansur Yavaş’ı mesafeli bir şekilde izleyen, “İmamoğlu vesayeti”nden kurtulma çabasında olan ve CHP’deki liderlik pozisyonunu sağlamlaştırmak için önceki tutumlarını terk eden bir genel başkan olarak karşımıza çıkmaktadır. Özel, gerektiğinde ülkesini dışarıda şikayet edebileceğini dahi gösteriyor.
İmamoğlu, Özel için artık yalnızca bir “siyasi araç” haline gelmiştir.
Eleştirilere açık bir şekilde ifade etmek gerekir ki, İmamoğlu, Özel’in siyasi kariyerinde önemli bir destek olmuştur. Kılıçdaroğlu ile yaşanan mücadelede Özel, en büyük desteği İmamoğlu’ndan almış ve birlikte partiyi sarsan bir güç haline gelmişlerdir.
Özel, o dönemde İmamoğlu’na duyduğu ihtiyacı nedeniyle zaman zaman eş-başkanlık imajlarını benimsemekten çekinmemiştir; çünkü parti yapısında istenen etkiyi oluşturamamış, genel başkanlık koltuğuna tam olarak oturamamıştır.
İmamoğlu’nun tutuklanması ve ardından gelen kurultay süreci, Özel’in CHP içindeki liderliği ele geçirmek adına hızla hareket etmesine neden olmuştur. Eş-başkanlık ve vesayet görüntülerine son vererek, liderlik arayışına girmiştir.
İmamoğlu’nun yargı sürecini, kendi siyasi yolculuğunun bir aracı haline dönüştürmüş, basında İmamoğlu ve ekibi hakkındaki iddiaların gündeminden uzaklaşarak, partisinin mensuplarının yolsuzluk maruziyetlerini politik bir konuya çekmeyi hedeflemiştir.
Liderlik arayışında olan Özel, İmamoğlu’nun tutuklanmasını fırsat bilerek, ilk dönemindeki uzlaşmacı ve diyalog odaklı kimliğinden uzaklaşmış, sert bir söylem benimsemeye başlamıştır.
Ülke genelinde yaptığı mitingler, Özel’in siyasi yürüyüşünün temel zeminini, İmamoğlu’nun yolsuzluk davası üzerinden inşa etmiştir.
Özel’in yeni yaklaşımları ve söylemleri, kendi çevresinde beğeni toplamış, partinin belirli kesimlerinden olumlu tepkiler almıştır.
Özel’in bu yeni tutumunu ve siyaset anlayışını destekleyenlere hatırlatmak gereken bir nokta var;
Özel, partinin tartışmasız lideri olmayı hedefliyor ve tüm gücünü bu doğrultuda seferber etmiş durumda.
Yaşanan serüvenin yanı sıra, nasıl bir yol izleyeceği konusunda kararlı adımlar atmaya çalışmaktadır.
Zamanla bu durumun daha net anlaşılacağı kaçınılmazdır…