CHP Lideri Özgür Özel’e Saldırı: Saldırganın Tahliyesi Tartışma Yarattı
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder için Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen bir etkinlikte saldırıya uğradı. Saldırganın, 2 çocuğunu öldürdüğü bilinen bir kişi olması, kamuoyunda tahliye sebebinin sorgulanmasına neden oldu.
MÜEBBET HAPİS CEZASI ALAN BİRİ NASIL SERBEST KALDI?
Gazeteci Adem Metan, sosyal medya platformunda yaptığı paylaşımlarında saldırganın geçmişine dair bilgileri gündeme taşıdı. Metan, günümüzde geçerli olan yasalar ışığında, saldırganın serbest kalmasının imkânsız olduğunu vurguladı ve 2005 yılında yürürlüğe giren yeni Türk Ceza Kanunu ile infaz sisteminde önemli değişiklikler yapıldığını hatırlattı.
Metan, konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu:
“Bu şahsın nasıl serbest kaldığı sorusunun yanıtını merak edenler için, önemli bilgiler sunmak istiyorum.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e saldıran kişi, 2004 yılında gerçekleştirdiği çocuk cinayetleri nedeniyle müebbet hapis cezasına çarptırılmış ve cezaevine girmiştir.
Ancak, işlediği suç 2004 yılına ait olduğu için, yani Yeni Türk Ceza Kanunu’ndaki değişikliklerden önceki kurallara göre yargılandığı için, müebbet cezası yalnızca 16 yıl olarak uygulanmıştır. Söz konusu kişi, cezasını tamamlayarak 2020 yılında tahliye olmuştur.
Bugün pek çok kişi haklı olarak şu soruyu gündeme getiriyor:
“Müebbet hapis cezası almış bir insan 16 yıl içinde nasıl serbest kalabilir?”
Cevap oldukça açık: 2005 yılı öncesinde infaz yasaları bu şekilde işlemiştir.
2005 yılında AK Parti hükümeti döneminde Türk Ceza Kanunu’nda yapılan değişiklikler sonucunda infaz süreleri ağırlaştırılmıştır.
Eğer bu kişi günümüzde benzer bir suç işlemiş olsaydı, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alacak ve fiilen 36 yıl cezaevinde kalacaktı.
Dolayısıyla, bugün “Bu kişi nasıl dışarıda?” sorusunun yanıtı, geçmişteki daha hafif yasalarda saklıdır.
Eğer bu hukuki değişimler yaşanmasaydı, benzer suçlardan dolayı birçok kişi hala özgür hissediyor olabilirdi.
Ancak bu yeterli mi? Hayır. Bunun ötesinde daha fazla adım atılması gerektiği ortadadır.”
