HÜDA PAR, Diyarbakır’da gerçekleştirdiği “Kürt Meselesine İnsani Çözüm” adlı çalıştayla dikkatleri üzerine çekti. Toplantının ardından yayımlanan sonuç bildirisi, bazı talepleriyle birlikte tartışmalara yol açtı. Bildiride, sıkça “Kemalist zihniyet” eleştirilirken, Cumhuriyet rejimine karşı başkaldırıda bulunan Şeyh Said’den özür dilenmesi talep edildi. Anayasa’daki Türklük tanımına yönelik eleştiriler de gündeme geldi. Bu duruma, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un verdiği sert tepki dikkat çekti.
HÜDA PAR İnsan Hakları ve Hukuk İşleri Başkanlığı, geçen cumartesi günü Diyarbakır Öğretmenevi konferans salonunda ‘Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı’ düzenledi. Toplantının sonunda yayımlanan bildirinin içeriği, çeşitli tepkilere yol açtı. Bildiride yer alan bazı talepler, eleştirilerin odağı haline geldi.
TÜRKLÜK TANIMI, “KEMALİST ZİHNİYET”, KÜRTÇE’YE ANAYASAL GÜVENCE…
Bildiride, anayasanın Türklük tanımına yönelik eleştirilerde bulunulurken, Kürtçe’nin anayasal güvence ile resmi dil olarak kabul edilmesi ve okullarda eğitimine izin verilmesi istendi.
ŞEYH SAİD’DEN ÖZÜR DİLENİLMESİ İSTENDİ
Ayrıca Cumhuriyet döneminde devlete karşı ayaklanma başlatan Şeyh Said’e yönelik özür dilenmesi talebi de dikkat çekti. Bu talep, “Kürtlerin büyük bir saygıyla andığı Şeyh Said–i Palevi gibi Kürt alimlere yapılanlar dahil, şimdiye kadar gerçekleştirilen zulümlerden ötürü devlet adına özür dilenmeli ve mezar yerleri bir an önce açıklanmalıdır” ifadesiyle açıklandı.
“ANKARA’NIN SAADETİ, DİYARBAKIR’IN HUZURUNA BAĞLI”
HÜDA PAR’ın toplantısında yayımlanan sonuç bildirgesindeki bazı tartışmalı talepler ise şu şekilde sıralandı:
Kürt meselesi, yüz yıldır çözüm bekliyor ve artık daha fazla beklenmemeli.
Huzurun sağlanması şarttır; Ankara’nın saadeti, Diyarbakır’ın huzuruna bağlıdır.
Kürtlerin hak talepleri ve hassasiyetleri göz ardı edilerek sorunlar çözülemez; bu hassasiyetlerin başında İslam gelmektedir.
Kemalist ideolojinin dayatmaları, binlerce ölüme yol açan şiddet çözüm aracı olmaktan çıkarılmalıdır.
Savaş baronlarına ve askeri vesayete olanak tanınmamalı; silahı çözüm olarak gören anlayışlar yerine siyasi çözümler araştırılmalıdır.
‘ŞEYH SAİD’ TALEBİ
İnkâr ve asimilasyon politikalarının sona erdirilmesi ve anayasa değişikliklerinin yapılması gerektiği vurgulandı.
Gerçek kardeşlik duygusunun artık hukuki bir temele oturtulması gerektiği ifade edildi. Şeyh Said-i gibi Kürt âlimlere yönelik yapılanlara özür dilenmesi ve mezar yerlerinin açıklanmasının önemine dikkat çekildi.
Kürtlerin Malazgirt, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı’ndaki katkılarının kabul edilmesi gerektiği belirtildi.
OKULLARDA KÜRTÇE EĞİTİM
TÜRKLÜK TANIMI
Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan her bireye Türk’tür tanımından feragat edilmesi gerektiği ifade edildi.
Devlet dilinde hâkim olan dışlayıcı ve inkârcı söylemlerin düzeltileceği vurgusu yapıldı.
Ortak bir gelecek inşa etmek için tüm tarafların sorumluluk alması gerektiği ortaya konuldu.
Bildirideki taleplerin çoğu, makul ve gerekli olarak nitelendirildiği gibi, bazı talepler ise bölücü olarak değerlendirildi.
Çalıştayın amacı ve önerdiği fikirlerin toplumda olumsuz etkiler yaratabileceği ifade edildi.
Daha fazla tartışma ve diyalog sürecine ihtiyaç duyulduğu belirtildi.
Paylaşmak ister misiniz?
UÇUM’DAN ÇOK SERT SÖZLER: “BÖLÜNME ÇÖZÜMÜ ÇALIŞTAYI”
Sonuç bildirgesi kamuoyunda büyük yankı uyandırırken, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, çalıştayı “Cumhur İttifakından nefret edenlerin ve AK Partili görünenlerin yer aldığı ama insani olmadığı kesin, bölünme çözümü çalıştayı” sözleriyle eleştirdi.
Toplantının ardından Uçum, tepkisini şu şekilde dile getirdi:
“TERÖRSÜZ TÜRKİYE HEDEFİNE İHANETLER ARSIZCA ARTIYOR! 1 Ekim ve sonrasındaki süreçte, Sayın Bahçeli’nin hamleleri ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaklaşımının etkisi, tüm emperyalist bölünme projesi yanlılarının deşifre olmasını sağladı.
Terör sorununu köklü bir şekilde ortadan kaldırmak amacıyla başlatılan yeni dönemi istismar edenlerin, hadsizlikte zirve yaptıkları görülüyor. Türkiye’yi bölme hedefi güden dış çevrelerin Kürt sorununu kılıf olarak kullanarak, “insani çözüm çalıştayı” düzenlediklerini ve sonuç bildirgesiyle açıkça Türkiye’nin bölünmesinden yana olduklarını ifade ettiklerini belirtti.
Terör diyemeyen, terör örgütüne karşı çıkamayan bu grubun, iki millet, iki vatandaşlık, iki eğitim dili ve hatta iki resmi dilden bahsetmesi, Türkiye’ye düşmanlıklarını ve bölünme hedeflerini açığa çıkardı. Bu “bölünme çözümü çalıştayı”, Terörsüz Türkiye için başlatılmış olan yeni döneme bir ihanet olarak kabul edilmelidir.”