Evrenin derinliklerinde yer alan ve bilinen en büyük yapı olarak tanınan Herkül-Korona Borealis Büyük Duvarı hakkında yeni ve çarpıcı bulgular elde edildi.
Gök bilimciler, evrendeki en yoğun patlamalar olan gama ışını patlamalarını (GRB) birer kozmik işaretleyici olarak kullanarak bu dev süperkümenin boyutlarını yeniden gözden geçirdi.
Herkül-Korona Borealis Büyük Duvarı, kütle çekimi gibi kozmik kuvvetler tarafından bir arada tutulan muazzam galaksi topluluklarını tanımlayan “süperküme” teriminin bir örneğidir.
Bu büyük yapı, evrenin erken dönemlerinde ilk galaksilerin birleşip evrimleştiği kozmik ağın geniş bir parçacığı olarak değerlendirilmektedir.
KOZMİK BİR DEV
Bu etkileyici oluşuma, astronom olma hayalleriyle dolu Filipinli genç Johndric Valdez’in verdiği ad dikkat çekmektedir.
Herkül ve Korona Borealis (Kuzey Tacı) takımyıldızlarının çok ötesine uzanarak, Bootes (Çoban) takımyıldızından Gemini’ye (İkizler) kadar geniş bir alanı kapsayan yapı, ilk kez 2014 yılında bilim insanları Istvan Horvath, Jon Hakkila ve Zsolt Bagoly tarafından keşfedilmiştir.
Son araştırmalar, bu yapının boyutlarına dair daha güvenilir ölçümler sağlamakta ve önceki tahminleri güncellemektedir.
YENİ ÖLÇÜMLER VE KEŞİFLER
Yeni çalışmalarda, Büyük Duvar’ın daha önce hesaplanan değerlerden daha geniş bir radyal (derinlik) aralığı kapsadığı ortaya çıkmıştır.
Ayrıca, bu devasa yapının bir parçası olarak, bizlere daha yakın konumda bulunan bazı gama ışını patlamalarının da var olduğu tespit edilmiştir.
Yapının daha önceki ölçümlerine göre boyutları gerçekten de etkileyici: 10 milyar ışık yılı uzunluğunda, 7,2 milyar ışık yılı genişliğinde ve yaklaşık bir milyar ışık yılı kalınlığında olduğu tahmin ediliyor.
Bu uzunluk, gözlemlenebilir evrenin toplam genişliğinin yaklaşık yüzde 10’unu kapsamakta ve Samanyolu gibi 94 binden fazla galaksiyi bir arada bulunduracak bir alanı ifade etmektedir.
GAMA IŞINI PATLAMALARININ ROLÜ
Gama ışını patlamaları, evrendeki en parlak ve güçlü patlamalar olup, Herkül-Korona Borealis Büyük Duvarı’nın hem 2014’teki ilk keşfinde hem de son incelemelerinde kritik bir rol oynamıştır.
Bu patlamalar, aşırı parlaklıkları sayesinde, varlıkları gözlemlenemeyecek kadar zayıf olan galaksilerin bile izini sürmekte kozmik işaretleyici olarak kullanılmaktadır.
Gelecek araştırmalar ve Avrupa Uzay Ajansı’nın (ESA) THESEUS gibi projeleri, bu dev kozmik yapıyı daha ayrıntılı incelemek ve mevcut sınırlamaları aşmak adına büyük bir önem taşımaktadır.