İmamoğlu’nun etkisi altında olan CHP’nin genel başkanı Özgür Özel, geçtiğimiz hafta efendisi için “göğün 7 kat üzerinde” ifadesini kullandı. Bu durumu değerlendirirken “Olacağı buydu” başlığını seçtik; çünkü burada büyük bir skandalın ve endişe verici bir durumun söz konusu olduğu aşikar.
Ortada, bu rezaletin baş aktörünü yüceltmeye çalışacak bir yaklaşım var ve bu durum oldukça cesurca yapılmakta. Bu tür bir çıkış, sadece öylece geçiştirilecek bir şey olmaktan çok uzakta; zira bu ekibin başka bir kurtuluş yöntemi olmadığı oldukça net.
Karşı karşıya olduğumuz durum, yüzsüzlük ve arsızlık ekseninde yoğunlaşan bir tavır sergileyen bir grup insanla ilgilidir. Korktukları ve değer atfettikleri bir inançları olmadığından, mitolojik birer tanrı üretmekten başka çareleri kalmamış gibi görünüyorlar.
Bu durumun İslam inancı açısından bir anlamı yok, zira bu bireylerin İslam’la alakalı hiçbir kaygısı ve hassasiyeti bulunmamakta.
Bundan ötürü, yaşanan rezaleti Yunan mitolojisiyle ilişkilendiriyoruz; bu benzetme durumu daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır.
Aşikar olan durum şu ki, sapkın bir çerçeve içerisinde bir rezaleti gizleme gayreti içerisindeyiz. Bütün bunlar, hırsızlık ve talanın nasıl bir maske altında uygulanmaya çalışıldığını gösteriyor.
Bu çirkin oyun, sahte bir meşruiyet kılıfı bulmaktan ibaret. Hırsızlığa, tanrısal bir kimlik kazandırmaktan başka bir yol kalmadı ve tam da bunu yapıyorlar.
Durum daha da vahim; bunun kabulü için hazır bir kitle mevcut. Bu gruptakiler her türlü ahlaksızlığı savunmakta tereddüt etmiyorlar.
Bunu kanıtlayacak en yeni örneğe bakalım.
İzninizle, sorularla ilerleyelim…
Soru: İBB’deki ciddi yolsuzluklarla ilgili şikâyetlerin sahipleri kimler?
Cevap: CHP’li yetkililer, belediyenin çalışanları, danışmanlar ve İBB ile iş yapan iş insanları.
Soru: CHP’nin kurultayına dair şikayette bulunanlar kimler?
Cevap: CHP’li delegeler, etkili isimler ve CHP’li gazeteciler.
Soru: İmamoğlu-Özel tarafından kurultayda delege satışı yapılarak sonuç manipüle edildi mi?
Cevap: Evet, kanıtlarla birlikte edinilen bilgiler açıkça bunu ortaya koyuyor. Şikâyet edenlerin hepsi CHP’li.
Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığı bu delege alışverişinde kaybedildi. Delege satın alan kişiler, iddiaları ortaya atan CHP’lilere göre Ekrem İmamoğlu ve ekibidir.
Sonuç ortada; genel başkan koltuğuna oturan isim, Özgür Özel. Tartışmaya açık bir tarafı var mı peki?
Her CHP’li, CHP medyası ve konuyla ilgili olan herkes bu bilgilerin doğruluğunu kabul etmekte. Aynı zamanda Kılıçdaroğlu, bu alışveriş sonuçlandıktan sonra, o güne kadar CHP delegesinden çok az oy alabilecek bir kişi olan Özgür Özel’in genel başkan olduğunu biliyor.
Özgür Özel’in bu konunun farkında olduğu ve diyet borcunu, İmamoğlu’nun yaptıklarını görmezden gelerek ve onu Cumhurbaşkanı adayı göstererek ödediği gerçeği var.
Kılıçdaroğlu, CHP için gerekeni yapması adına savcıya yalan beyan vermeye zorlanıyor. Elde edilen ifadeler ise, “Biz delege alım satımı yaptık ve bu nedenle kurultayın neticesini değiştirdik. Yasalara aykırı bir davranış yaptık, bunu görmezden gel!” şeklinde oluyor.
Evet, bunları belirtiyorlar.
Bu söylemlerle kalmayıp, hakkını arayan Kılıçdaroğlu’na tehditler ve hakaretler yağdırıyorlar. Sadece tek bir argüman ileri sürüyorlar: “Erdoğan’ı ancak hırsızlıkla sabit olsa bile Ekrem İmamoğlu yenebilir!”
Bu durumu saklamaya çalışırken, zarar görenlere de “susun” demekte. Bu ahlaksızlık, kabul edilemez bir durum.
Açıkça ifade etmek gerekirse, Kılıçdaroğlu, bu olaylardan çok daha fazlasına müstahak. Unutmamak gerekir ki, herkesin bildiği gibi, o da bir zamanlar Türkiye’nin düşmanlarıyla işbirliği yaparak hareket eden biriydi.
Bu nedenle, Kılıçdaroğlu’nun maruz kaldığı bu durumdan dolayı üzülmem. Buradaki amacım, bu durumu gözler önüne seren ve ülkeyi felakete sürükleyecek bu yapıların gerçek yüzünü ortaya koymaktan ibaret.
Kendi partisine dahi bunları yapanların, bu ülkeye yapacakları konusunda endişeler taşımaktayım. Bu mesele işte budur… Başka bir durum yok!