Son dakika gelişmesi: CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Başakşehir’deki Kanal İstanbul güzergahında gerçekleştirilecek miting öncesi Saraçhane’de önemli açıklamalarda bulundu. Görevden alınan İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na yönelik devam eden yargı süreçlerini sert bir dille eleştiren CHP lideri, “Cumhurbaşkanı Mansur Yavaş Başbakan Ekrem İmamoğlu olur” şeklinde ifadeler kullandı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in açıklamalarından önemli kısımlar şöyle:
Saraçhane’deyiz. İstanbulluların ilk sorduklarında 25 yıl sonra artık Tayyip Bey’in atadıkları değil, “Benim seçtiğim yönetsin” dediği mekandayız. O dönemde Ekrem İmamoğlu’nun muhalefeti, Türkiye Cumhuriyeti’nin son başbakanı ve Meclis Başkanı olan bir adayla karşı karşıya gelmişti. Tayyip Bey, Ekrem İmamoğlu’nun rakibi olamıyorsa en iddialı adayı ortaya koydu. Fakat seçim kaybedildi ve bu durumu hazmedemeyince iptal ettirdiler. 13.000 oyluk fark, 806.000’e çıkarıldı 45 gün sonra.
“Osmanlı tokadını Haziran’da vuracağız.” diyenler, demokrasi tokadını yediler ama ne yazık ki ders almadılar. İstanbul’a en iyi hizmetlerin sunulmaya çalışıldığı beş yıl boyunca, hazımsızlıkla, gün geldi kiralamış oldukları bir otobüste reklam filmi çeker gibi arkasından duman çıkararak İETT otobüslerinin eski olduğunu ve yanmakta olduğunu söylediler.
“7 GÜN 24 SAAT DİDİK DİDİK DİDİK HER ŞEYİ İNCELEDİ, HİÇBİR ŞEY BULMADI”
Adeta kendi yenilemiş gibi gösterdiler. Gün geldi yürüyen merdivenin içine taş sıkıştırdılar. Gün oldu, en memnun olunan hizmetleri sabote etmek için her türlü engeli çıkardılar. Pandemi döneminde, dayanışmak için toplanan milyonlarca lira ihtiyaç sahibi insanlara ulaşmadan ellerine geçti. Beş yıl boyunca yapmadıkları hazımsızlık kalmadı. En sonunda karşımıza çıktıklarında, bu sefer şehirciliği en iyi bildiklerini iddia ettikleri ismi bakanı karşımıza çıkardılar ama bu kez İstanbullular Ekrem İmamoğlu’na 1 milyon 100.000’in üzerinde bir farkla görevi bir kez daha verdi. “Senden razıyız, senden memnunuz.” dedi. Beş yıl boyunca 300’den fazla müfettiş, her gün, neredeyse 7 gün 24 saat her şeyi didik didik inceledi, fakat hiçbir şey bulamadılar. Önceki dönemlere ait doneler savcılığa gitmeye hazırlanırken Süleyman Soylu tarafından engellendi.
“Yetkiyi biz aldık, devraldık.” dendi. Eski dönem yolsuzlukların hepsinin üzeri kapatıldı. Sürecin ardından millet, “CHP’li belediye, Cumhuriyet Halk Partisi grubu, belediye başkanları ve Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu iyi hizmet etti, dürüst hizmet etti.” diyerek bir yıl önce görevi bir kez daha verdi. Ancak bunu hazmedemediler ve bu defa İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı devreye girdi.
Ekim ayının 5’inden itibaren büyük bir saldırı başlattılar. Cumhuriyet Halk Partisi’nin seçilmiş belediye başkanına, potansiyel cumhurbaşkanı adayına iki yönlü bir darbe gerçekleştirilmiştir. 19 Mart günü dört günlük gözaltı süresiyle ön seçimin yapılacağı gün, seçim sandıklarının kurulacağı saatte mahkemeye çıkarıldı. Sandıklar açılırken Silivri zindanlarının demir parmaklıkları kapandı.
“NİYET BELLİ: CUMHURBAŞKANI ADAYI OLMASIN”
İtalyan mafya usulü bir iletişim ile karşı karşıyayız. Ekrem Başkan ön seçim için adaylık başvurusunda bulunurken, İstanbul Üniversitesi’ne diploma iptaline başvurdu. Hızlı olun diyerek, “Bu belge YSK’ya dahil her yere verilmektedir” dedi. Bu durum, bir kişiyi hedef aldığını açıkça gösteriyor. Birçok kişinin diplomasını iptal ederken asıl amacı, cumhurbaşkanı adayı olmasını engellemektir.
“BU MİLLET HAKLIYLA HAKSIZI AYIRIR”
Ön seçimden dört gün önce yapılan operasyon, ön seçim sabahı hakimin karşısında, sandıklar açılırken Silivri zindanın kapısının kapanmasıyla sonuçlandı. Ancak milletin sözü her zaman daha güçlüdür. 15,5 milyon kişi, adayının arkasında durdu. Tüm hesaplar bozuldu. Bu meydanda, Saraçhane’de tarih boyunca bir ilke gerçekleşti; aynı meydanda, aynı günde yedi gün boyunca aynı kişi konuştu ve yüz binler, 500 binler, hatta 1 milyonlar burada toplandı. Bu meydandaki birliktelik, buraya yapılan darbeyi püskürtmesinde etkili oldu. O günden bu yana hem ahlaki üstünlük bizde, hem de çoğunluk enerjisi bizde. Bu millet, doğru söyleyen ile yalan söyleyeni ayırabilir. Haklı ile haksızı, ahlaklı ile ahlaksızı birbirinden ayırır.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Hedefini bulamayan bir bülüğü yargı yoluyla kırmaya çalıştın. Bu nedenle Ekrem İmamoğlu’nun arkasında duruyoruz. İBB bürokratlarımızın ve ilçelerdeki belediye başkanlarımızın arkasında durmaya devam edeceğiz.
“KAYYUMUN HEVESİ KURSAĞINDA KALDI”
Öncelikle yaratmaya çalıştığı algı geri püskürdü. Getirmeye çalıştığı kayyumun hevesi kursağında kaldı. Ardından ise yalan tanıklar devreye girdi; meşe, ladin ve çınar gibi üç odunun sahte tanıklığında birçok asılsız iddia ortaya atıldı. Bunları mahkemeye taşımak ne bekliyor, adalet neyi arıyor?
“SOMUT DELİL BULAMADILAR ÇÜNKÜ YOK”
Bu iftiraların, iddiaların kanıtlanması için somut delillerin sunulması gerekiyor. Ancak ne yazık ki bulamıyorlar, çünkü delil yok. İftiralarla yola çıktılar, kanıt bulamadılar. Şimdi de destek alarak yandaş iş insanlarından yalan tanıklar üretmeye çalışıyorlar ama “Gördüm, verdim, aldım” gibi geçersiz beyanlar yerine “Duydum” şeklinde ifadeler öne çıkıyor. Kamuoyu buna itibar etmedi.
Bu sefer de içeride bulunan arkadaşlarımız üzerinde baskı oluşturdular. Daha önce birkaç kez anlattım; kadın tutukluları, “Bak, birazdan ekran kapanacak, gidersem 10 yıl ne beni ne evladını görebileceksin.” ya da muayeneye götürüp “Bak, çocukların var, onları görmek istiyorsan buradan git ama istediğim gibi ifade ver.” gibi tehditlerle karşı karşıya bıraktılar.
“BU İKİNCİ DALGANIN AMACI…”
Direnenleri içeride tutarken, buna teslim olanları dışarı saldılar ancak bu sefer sonuç alamadılar. Şimdi de ikinci bir dalga oluşturmayı hedefliyorlar.
Bu ikinci dalganın amacı, İBB gibi önemli bir kurumu çökertmek ve hizmetlerin aksamasını sağlamak. Oysa burası o kadar köklü bir kurum ki, Ekrem Başkan burayı belirli bir sadakate ya da “Şu tarikattansın, bu cemaate mensupsun.” gibi değerlendirmelerle değil, liyakat esasına göre yönetiyor.
“HERKESİN YEDEĞİ VARDIR, YEDEĞİN YEDEĞİ VARDIR”
Genel sekreterini alırsan yerine yenisi gelir. Yardımcısının yerine hemen yeni birini bulursun. Bu kurumda herkesin yaptığı iş liyakate dayanır. Hiçbir personel hastalansa ya da istifa etse de iş sürer. Herkesin yedeği vardır, yedeğin yedeği vardır. Bu kurum içerisinde İstanbul’un yönetilmesine engel olamazsınız.
“BU SEFER DOĞAN, ŞAHİN, KARTAL DİYE ÜÇ ŞAHİT VAR”
Tutuklu olmaması, işinin başında bulunması vicdanın ve ahlakın bir gereğidir. Yeni parti operasyonunda arkadaşlarımız şu an Vatan Emniyet’inden Çağlayan Adliyesi’ne götürülüyor ve bu süreci takip ediyoruz. Ancak özellikle sorulan sorular dikkat çekici. Arkadaşımız, siyasi konular hakkında sorulan sorular sonucunda, “Benim aracı 2023 Aralık’ta aldım.” cevabını veriyor. Bu durumda yalan beyan edilemediği ortaya çıkıyor. Ancak bu sefer meşe, ladin ve çınar yerine Doğan, Şahin ve Kartal gibi hayvanlar tanık olarak kullanılıyor. Yalancı şahitlik ve iftiralar için üretilen bu tanıkların doğruluğu, sonrasında ortaya çıkacaktır. Bir kez daha meydan okuyorum.
“İMAMOĞLU DIŞINDA CUMHURBAŞKANI ADAYIMIZ YOKTUR”
A, B, C, Z planımız sadece Ekrem İmamoğlu’dur. Bu saatten sonra beni geçebilir, fakat Ekrem İmamoğlu asla vazgeçemez. Kendisi artık Türkiye’nin adayıdır. Seçimlerde giremezse, ardından anayasayı değiştirip İmamoğlu’nu başbakan adayı yaparız. İmamoğlu dışında bir cumhurbaşkanı adayımız yoktur. Yarın İmamoğlu cumhurbaşkanı seçilirse, sonrasında güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçilecektir ki bu da bizim hedefimizdir. Bu durumda tarafsız, yeni bir cumhurbaşkanı olarak Mansur Yavaş da olabilir. Ben dinlenmek istediğimi de zaten belirtmiştim.
DEVLET BAHÇELİ’YE YANIT
Devlet Bey’e şunu söylemek isterim; koruma meselelerine dair bilgi sahibi olan arkadaşlara sorulursa, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın koruma ekibinin de aynı bantlama işlemlerini yaptığını öğrenir. Son iftar programında, her yer bantlandı. Bize geldiklerinde, bu cihazı da başına oturtmuştuk. Şu anda Cumhurbaşkanı tarafından hangi ihtiyaçtan dolayı yapılıyorsa, gelecek Cumhurbaşkanının koruma ekibinin de bunu yapmasında bir sakınca yok. Şu anki durumu suç örgütü gibi yönetiyorsunuz. Mevcut Cumhurbaşkanı hangi nedenle yapıyorsa, bir sonraki Cumhurbaşkanı da aynı nedenle yapacaktır. Bu konuda ne söyleyebilirsiniz?