CHP İçi İhbarlar: Yolsuzluklar Her Yerde!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) üzerinde yürütülen yolsuzluk soruşturmasının dikkat çeken bir ayrıntısı, suç unsurlarını gün yüzüne çıkaran tanıkların çoğunun Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) üyesi olmasıdır.

Başkan Erdoğan, bu durumla ilgili olarak, “İstanbul’la sınırlı kalmayan, ülkede birçok belediyeyi, kurumu ve kişiyi kapsayan, uluslararası bağlantıları olan bir ahtapota dönüştüğünü” belirttiği “İmamoğlu Suç Örgütü” hakkında elde edilen bilgi ve belgelerin büyük bir kısmının parti üyelerinden geldiğini ifade etti.

Durumun özeti, CHP’li bireylerin hem ihbarda bulunduğu hem de savcılıklara belgeler sunduğu yönündedir.

Bu, yalnızca İBB’ye yönelik yürütülen soruşturmaya özgü bir olgu değildir.

Gazetecilik hayatımın başlangıcından bu yana, “hiziplerin partisi” olarak anılan CHP’nin üyeleri arasında birbirlerini ihbar etme eylemlerine sıkça tanık oldum.

Örneğin, CHP’li Beşiktaş Belediyesi’nde yaşanan olumsuzlukları bildirmeye başladığımda, bilgileri bana aktaranlar, Rıza Akpolat ve ekibinin “Alevi” olmasını bir türlü kabullenemeyen partiler içindeki bazı CHP üyeleri oluyordu.

Bu bilgileri sağlayanlar, zaman zaman CHP’li bir Meclis Üyesi, bazen partinin içerisindeki bir yönetici ya da teşkilatın yardımıyla iş bulan bir şoför olabiliyordu.

Ayrıca, belediyedeki üst düzey bir yetkilinin kişisel davranışlarından rahatsızlanan akrabalar, sadece intikam almak amacıyla bildikleri her şeyi paylaşabiliyorlardı.

CHP’li Ankara Yenimahalle Belediyesi’ndeki yolsuzluk ve kadrolaşma konularında haber yapmaya başladığımda da benzer bir ihbar süreciyle karşılaştım.

Her birimden çalışanların ihbar için sıraya girdiği, haberin yayınlanmasının hemen ardından Başkan Fethi Yaşar’ın tansiyonunun düştüğüne ve öfke nöbetleri geçirdiğine dair bilgiler bana ulaştı.

CHP’li yönetim ise, durumu rahatsız edici bulan bir cadı avına çıkmış, ihbarları yapanları bulmaya çalışıyordu.

Sonuç alamadıklarında, suçlamaları “çaycı”ya atarak ve hiç alakası olmayan bir emekçiyi işten çıkartarak, geride kalan çalışanlara gözdağı vermeyi hedefliyordu.

Haber kaynaklarım arasında en gizemli olanı ise CHP’li İzmir Buca Belediyesi’ndeydi.

İlk olarak ankesörlü telefondan bana ulaşan ve ardından sürekli farklı e-posta adreslerinden bilgi gönderen o gizemli kişinin kim olduğunu hâlâ bilmiyorum.

O kişinin, süreci neden bu kadar gizli yürüttüğünü ve haklı sebeplerle böyle davrandığını, haberlerim yayınlandıktan sonra anladım.

Zira o dönemde, başkanlık görevini yürüten Erhan Kılıç, yayımlanan haberlerden sonraki süreçte hırsızları tespit etmek yerine, onları ifşa edenlerin peşine düşerek kurumda bir köstebek avı başlattı.

Belediyedeki bilgisayarların geçmişini tek tek kontrol ettirerek, gazetemin web sayfasına kimlerin girdiğini tespit etmeye çalıştı.

Ayrıca, yalnızca bilgisayar geçmişinin kontrol edilmesinin “Kişisel Verileri Koruma Kanunu”na aykırı olduğunu hatırlatan Buca Belediyesi Bilgi İşlem Müdürü’nü de görevden alarak, süreci daha da derinleştirdi.

*

CHP’li belediyelerde yolsuzlukların hâkim olduğu günlerde, ayrıca dikkat çekici bir gelişme yaşandı.

İyi Parti’nin eski Genel Başkanı Meral Akşener, o dönem “Rabbi Yessir” ifadesini kullandığı Ekrem İmamoğlu’na, “Bu çalışma performansınızın devamını dilerim, ki Cumhurbaşkanlığı seçiminde lazım” diyerek destek verirken; CHP’nin lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “namuslu bürokratların kendisine yolsuzluk dosyaları ulaştırdığını ve kendi ekibiyle bunları tasnif ettiğini” söyleyerek dikkat çekti.

Fakat, geçmişte FETÖ’den gelen belgeleri izleyip, bununla ilgili bilgileri tüm Türkiye ile paylaşan Kılıçdaroğlu, bu belgeleri yine kamuoyuyla paylaşma konusunda sessiz kaldı.

O hala gizemini koruyan yolsuzluk belgeleri, Kılıçdaroğlu’nun sessizliğiyle birlikte birilerini oldukça huzursuz etmektedir.

CHP’li birçok kişinin, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’in ofisi önünde itirafçı olmak için sıraya girdiği bu günlerde, Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özel cephesi, “Ya Kemal Bey konuşursa!” endişesini yaşıyor.

Bu nedenle, daha önce delege pazarlıkları ve kirli para iddialarıyla Genel Başkanlık’tan düşüren ve “sırtından hançerledikleri” Kılıçdaroğlu’nu itibarsızlaştırmak için çirkin bir kampanya sürdürülüyor.

Gazeteci Barış Yarkadaş’ın, “Dua edin Kemal Bey edebiyle susuyor… İsterseniz fazla tahrik etmeyin… Samimi söylüyorum” ifadeleri, Kılıçdaroğlu’nun sessizliğinin ardındaki potansiyel fırtınayı haber veriyor. Dolayısıyla, Meral Akşener’in bir zamanlar farkına vardığı ama geçerli olarak savunduğu gerçeği, Kılıçdaroğlu tarafından önceden biliniyordu.

Sonuç olarak, Kılıçdaroğlu’nun sessiz kalması halinde bu “maskeli soygun balosu” da son bulacaktır.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
CHP İçi İhbarlar: Yolsuzluklar Her Yerde!

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye'ye Dair ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!