MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, sosyal medya üzerinden Gazze meseleine dair önemli bir açıklama yaptı. ‘Gazze toprağı emlak değildir’ ifadesini kullanan Bahçeli, “Ürdün Kralı’nın aciz ve boyun eğmiş durumuna bakarak, bu teslimiyetin yaygın olduğuna dair hiçbir ülke yanlış değerlendirme yapmamalıdır.” dedi.
ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze ile ilgili açıklamaları, dünya genelinde tekrar Filistin konusunu gündeme getirdi. Bunun üzerine MHP lideri Bahçeli’den de bir yorum geldi. Sosyal medya hesabı üzerinden paylaşımda bulunan Bahçeli, “Filistinli kardeşlerimizi Gazze’den sürüp çıkarma dayatmasına sessiz kalmak, küresel emperyalizmin vesayetine onay vermek anlamına gelir.” ifadelerine yer verdi.
Bahçeli’nin paylaşımında şu ifadeler dikkat çekti:
İnsanlık, kalıcı barış ve huzura özlem duyuyor, hak ve adalet talepleri giderek artmış durumda.
Çeşitli manevi buhranlar ve maddi sıkıntılar, insanların perspektiflerini darlaştırmakla kalmayıp, heyecanlarını da köreltmiştir.
Hayat dediğimiz bu karmaşık döngü içinde umut ve güven duygusunun maalesef beklenen seviyelere ulaşmaması dikkat çekicidir.
Samimi bir vicdan muhasebesi yapılmadan insani bir dünya arayışları, çöl kuraklığındaki bir serap misali kaybolup gidecektir.
Zulüm ve zorbalığın hakim olduğu bir dünyada insanlık değerleri, adalet ve hukuk ilkeleri ağır saldırılara maruz kalmaktadır. Bu karanlık dönemin tek çözümü, manevi bir toparlanma ve birlik-beraberlik duygularını güçlendirmektir.
Gazze’den Filistinli kardeşlerimizi sürüp çıkarmaya yönelik dayatmalara sessiz kalmak, küresel emperyalizmin etkisi altına girmeyi kabul etmek demektir.
Mazlumları topraklarından ayırmanın bedeli, ağır bir suç ve skandaldır.
Bu tür bir cehaletin, bölgesel ve küresel huzursuzlukları artırma riski oldukça yüksektir.
5 Ağustos 2024 tarihinde önerdiğim “Kudüs Paktı” teklifi, bölgesel barış ve güvenliğin sağlanması açısından değerlendirilmeli ve acilen hayata geçirilmelidir.
Gazze’nin Filistin’den ayrılması, ne bölge ne de dünya genelinde huzur sağlayacaktır.
Gazze, Gazzelilerin toprağıdır. Bu toprak bir mülk değildir, inşa edilecek arsalar değildir; bu toprak, şehitlerin kanlarıyla sulanmış ve kutsanmıştır.
İki devletli bir çözüm dışında her türlü yaklaşım bir uçurumdur.
Hiçbir iç veya dış güç, tarihin ve coğrafyanın gerçeklerini zorla çiğneyemez.
İslam ülkelerinin, kendi köklerine geri dönmesi gerekmektedir.
Ürdün Kralı’nın aciz durumu göz önüne alındığında, kimse bu teslimiyet havasına dair yanlış değerlendirme yapmamalıdır.
Bu mübarek gecede, Allah’tan niyazım; Müslüman kalplere daha fazla hidayet nasip etmesi, fitne ve bölünmelerden hepimizi korumasıdır.
Günahlardan arınarak, dua ve ibadetlerimizin kudretine sığınarak, aramızdaki soğuklukları giderip, haksızlığa ve emperyalizme karşı birlikte durmalıyız.
Bu duygularla, aziz milletimizin ve Türk-İslam âleminin Berat Gecesi’ni kutluyor, Allah’ın rahmetini, mağfiretini ve yardımını diliyorum.
Berat gecemizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.