Devletin geçmişteki uygulamalarıyla ilgili bir haber mahkemesi başlıyor. Eskiden “cumhurbaşkanları” ve “başbakanlarla” seyahat eden konuklar ile geziye katılan gazetecilerin tüm masrafları hazineden karşılanırdı.
Yurtdışına seyahat edenler, ulaşım, konaklama ve yemek masraflarının yanı sıra gittikleri ülkelerde uğradıkları bardan, hatta diğer zevklerden bile devlete fatura keserlerdi.
Uzun yıllar Hürriyet gazetesinin eski Genel Yayın Yönetmeni olan Ertuğrul Özkök, 13 Eylül 1999 tarihli bir yazısında o dönemde uygulanan prosedürü açıkladı. Cumhurbaşkanı Demirel’in gezilerine katılan gazetecilerin uçak ve otel masraflarının Cumhurbaşkanlığı tarafından karşılandığını, Özal’ın da gazetecilerin bütün masraflarını devletin ödediğini belirtti.
Başbakanlık döneminde bu uygulamadan vazgeçildi ve gazeteciler uçak ve otel giderlerini kendileri karşılamaya başladılar. Özal’dan sonra, Demirel ve Çiller dönemlerinde bu gelenek sona erdi. Gezilere katılan gazeteciler, Başbakanlık tarafından önceden belirlenen bir ücreti öder, daha sonra kesin hesap çıkarıldığında ya geriye para almış ya da fazladan ödemiş olabilirler.
Eski uygulamalar AK Parti’nin iktidara gelmesiyle terk edildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gezilerine katılan gazetecilerin masrafları artık kendi cebinden veya bağlı oldukları medya kuruluşları tarafından ödenmeye başlandı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Paris’teki lüks otel olan Parco Dei Principi Grande Hotel & Spa’da konaklaması gibi örnekler verilerek, İmamoğlu’nun belediyenin imkanlarını kendi konforu için kullandığı belirtilmiştir. Geçmişte İBB’nin kasasını savuran İmamoğlu şimdi benzeri favorileri destekçilerine dağıtmıştır.
Bu durumun bir örneği olarak, İmamoğlu’nun kasasından ödenen 300 yolcu kapasiteli özel uçakla Roma’ya giden ve beraberinde çeşitli gazetecileri götürdüğü belirtilmiştir. AK Parti öncesindeki beleş gezilere övgüler düzenleyen Ertuğrul Özkök, İmamoğlu’nun gezisi hakkında detay vermemiş, ballı geziye katılan gazetecilerin masrafları hakkında bilgi vermemiştir.
Son olarak, CHP tabanının ve kirli kalemlerin İmamoğlu’na ve gazetecilere eleştiri yöneltemediği belirtilmiş, bu durumda gerçekleri göremeyen bir kısım muhalefetin olduğuna dikkat çekilmiştir.