DSÖ: Hipertansiyon “Ciddi Kronik Sorun” – Türkiye’deki Durum Gözler Önünde

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), günlük hayatı olumsuz etkileyen hipertansiyonu “ciddi bir kronik sorun” olarak tanımlıyor. Dünyada etkin olan hastalığın nedenleri, belirtileri ve tedavisi için yapılması gerekenlerle Türkiye’deki durumu gözler önüne serildi.

Hipertansiyon, “kalbin kanı pompalarken damarda oluşturduğu basıncın normal değerlerin üzerinde olması” şeklinde tanımlanıyor. Dünya genelinde hipertansiyon hastası yaklaşık 1,3 milyar insan bulunuyor ve her yıl 9 milyonun üstünde kişi bu nedenle hayatını kaybediyor.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), son raporunda hipertansiyonun kalp, damar ve böbrek hastalıklarından ölüm oranını artıran ciddi bir durum olduğuna işaret edilerek, “sessiz katil” olarak da tanımlanan yüksek tansiyonun etkili ilaç tedavisiyle kontrol altına alınabildiğinin altı çizildi. Kandaki basıncın yükselmesiyle kalbin çalışmasının zorlandığı ve ortaya çıkan baskının beyin ve böbrekleri olumsuz etkilediği ifade edilen raporda, dünya genelinde yaşları 30 ila 79 olan bireylerin yüzde 33’ünün hipertansiyondan etkilendiği aktarıldı.

Raporda, “Hipertansiyon vakaları daha çok nüfus olarak kalabalık bölgeler olan Batı Pasifik ve Güneydoğu Asya’da görülüyor.” ifadelerine yer verildi.

Türk Böbrek Vakfı (TBV), obezite, böbrek hastalıkları ve diyabet başta olmak üzere birçok durumla ilişkili olan hipertansiyonun, hayat tarzı önlemleriyle kontrol altına alınabileceği belirtildi. Baş ağrısı, susuzluk, sık idrara çıkma ihtiyacı, gece idrara daha sık çıkma, zayıflık, yorgunluk, bulanık görme gibi belirtilerle seyreden hipertansiyon, birçok hastada belirti göstermeden de ortaya çıkabiliyor.

TBV Başkanı Timur Erk, öğrenciler başta olmak üzere ailelerini de düşünerek çok sayıda insana ulaştıkları “Sağlıklı Beslenme ve Hayat Tarzı Önerileri” eğitimleri ile sağlıklı nesiller yetiştirmeyi hedeflediklerini belirterek, şu bilgileri paylaştı: Büyük tansiyonun 140 mmHg ve üzeri, küçük tansiyonun 90 mmHg ve üzerinde olması yüksek tansiyon (hipertansiyon) olarak nitelendirilir. Erkeklerde görülme sıklığı yüzde 27,5 iken kadınlarda bu oran yüzde 36,1 olarak görülmüştür ve Türkiye’de her 3 yetişkinden biri tansiyon hastasıdır.

Prof. Dr. Türkmen, 60 yaş üstü kişilerin yüzde 60’ından fazlasını etkileyen hipertansiyonun, damar ve diğer uç organ hasarlarına neden olduğunu aktararak, “Genellikle kronik böbrek hastalığı, diyabet ve obeziteyle ilişkili olarak ortaya çıkması, kalp damar hastalıkları riskini de arttırır. Dolayısıyla hipertansiyona yönelik tedavilerin ana hedefi, böbrek ve kalp gibi uç organ hasarlarını sınırlamak, böylece kalp damar hastalıklarının ortaya çıkışını ve buna bağlı ölümleri azaltmaktır” şeklinde konuştu.

DSÖ, 15 Mayıs’ta yayımladığı son araştırmada, tuz kullanımı ve hipertansiyon arasındaki yakın ilişkiyi ele aldı. Araştırmada, günlük hayatta tuz kullanımını azaltmanın Avrupa’da binlerce hayatın kurtulmasına katkı sağladığı vurgulandı. Hipertansiyonda erken teşhis için “kan basıncını ölçtürün” uyarısı yapıldı. Türk Kardiyoloji Derneği Hipertansiyon Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Akif Düzenli, ölümlerin yüzde 25’inin hipertansiyona bağlı olduğunu ve erken tanının büyük önem taşıdığına dikkat çekerek, “Farkındalığı artırmak için 18 yaş üzerindeki kişilerin yılda bir kez mutlaka tansiyonun ölçülmesini tavsiye ediyoruz. 40 yaşından sonra ise daha sık aralıklarla düzenli olarak kan basıncı ölçülmesi gerekmektedir” dedi.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
DSÖ: Hipertansiyon “Ciddi Kronik Sorun” – Türkiye’deki Durum Gözler Önünde

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye'ye Dair ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!