Ankara’da yaşayan 60 yaşındaki Aykut İnciler, günlük hayatta kumanda alırken veya ayakkabı bağlarken nefes darlığı hissetmeye başladı. 2009 yılında oksijen seviyesindeki azalma nedeniyle sağlık kuruluşuna başvurduğunda, pulmoner hipertansiyon teşhisi konuldu. İnciler, hastalığın tedavisinin olmadığını ancak ilaç tedavisi ile ilerlemesinin geciktirildiğini ifade etti.
Hasta, şimdi 24 saat boyunca yapay akciğer cihazını taşıması gerektiğini belirtiyor. Başlangıçta insanların bakışlarıyla zorlandığını ancak zamanla alıştığını söyleyen İnciler, organ bağışının önemine de dikkat çekti. Organ nakli şansının kendisi için zor olduğunu, ancak diğer hastalar için organ bulunamadığını vurgulayarak, organ bağışının hayat kurtarabileceğini anlattı.
İnciler, hastalığın ilerleyerek yaşamını zorlaştırdığını ve her hareket ettiğinde nefesinin kesildiğini belirtti. Pulmoner hipertansiyonun hızla ilerleyebildiğini söyleyen İnciler, organ bağışlarına dikkat çekerek, nakil merkezlerinin artmasını istedi. Aynı zamanda hastalığın genetik olabileceğini belirterek, çocuklarının sağlık durumunu da kontrol ettiklerini açıkladı.
Son olarak, İnciler hastalıkla mücadelesinde oksijenin ne kadar önemli olduğunu anladığını vurgulayarak, nefes almanın önemini vurguladı. Akciğerini yanında taşımanın ne kadar hayati olduğunu belirten İnciler, organ bağışına farkındalık oluşturmayı ve organları toprak etmemeyi talep etti.
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Kula, pulmoner hipertansiyonun nadir görülen ve tedavisi bulunmayan ölümcül hastalıklardan biri olduğunu belirtti. Hastaların genellikle nefes darlığı ve çabuk yorulma gibi belirtilerle doktora başvurduğunu ifade eden Kula, hastalığın her yaşta görülebileceğini ve nihai tedavinin akciğer nakli olduğunu ekledi. Bu hastalığın her yaştan insanı etkileyebildiğini ve genetik olabileceğini de belirtti.