İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, yargılandığı yolsuzluk davası sebebiyle tutuklanıp Silivri’deki Marmara Cezaevi’ne gönderilmesinin ardından, İBB’ye yönelik yeni gelişmeler ve bazı isimlerin itirafçı olmasıyla ilgili bir açıklama yaptı.
İBB merkezli yolsuzluk soruşturmasında 24 şüpheli “etkin pişmanlık” hükümlerinden faydalandı. Yolu yolsuzluk iddialarına çıkan bazı kişilerin itirafları gündemi sarstı; ihaleler, villalar ve arsalarla ilgili çarpıcı detaylar ortaya çıktı.
Söz konusu soruşturma kapsamında itirafçı olan Aziz İhsan Aktaş’ın tahliye edilmesi, gelişmeleri daha da merakla takip ettiriyor.
İmamoğlu’nun sosyal medya paylaşımı şu şekilde gerçekleşti:
“Savcılık makamı aracılığıyla yürütülen bu kirli kumpasta, iş insanları, bürokratlarım ve yol arkadaşlarım, baskı, tehdit ve şantajla iftiraya zorlanıyor. Daha önce adliye koridoruna hiç girmemiş, temiz insanlar, tarihimizin en sistematik ve en utanç verici yargı tacizine maruz bırakılıyor.
Bir avuç yargı mensubunun hırsı, kini ve siyasi çıkarları uğruna tabiri caizse masum insanlara zulmediliyor. Devletin adalet mekanizması, şantaj aracı haline getiriliyor:
‘Seni mahvedeceğiz. Aileni tutuklayacağız. Çoluğundan çocuğundan yıllarca ayrı bırakacağız. Gel, iftira at, kurtul!’
Bu tehditler karanlık odalarda yankılanıyor. SEGBİS kayıtlarında, kamera görüntülerinde ve tanıklıklarda sabit durmaktadır. Bunların gizlenmeye çalışılmasına kimse aldanmasın!
15 Ocak 2025’te söylediklerimi bugün yine hatırlatmak isterim:
‘Mert olun, cezamı onaylayın; ama masum arkadaşlarımı rahat bırakın!’
Mert değilsiniz!
Yol arkadaşlarımı, selam verdiğimiz insanları en değerli varlıkları olan aileleriyle tehdit ediyorsunuz. Mafyanın dahi kullanmadığı yöntemlere başvuruyorsunuz!
Dostlarıma sesleniyorum:
Onurunuzu, haysiyetinizi, ailelerinizi ve çocuklarınızı koruyun. Eğer gerekirse önünüze konulan iftira belgelerini düzmece olduğunu bilerek imzalayın. Hiçbirinizin evladının geleceği, benim özgürlüğümden daha değerli olamaz.
Bu imzaların ağırlığını yalnız başıma taşırım.
Biz bu yola milletin kaderini üstlenmek için çıktık. Kendi kaderimiz ne ki? Bu omuzlar, bir evladın gözyaşı için susturulan herkesin kaderini taşımaya hazırdır. Üzülmeyin. Ancak bu kirli düzene asla boyun eğmeyeceğimi de unutmayın!
Bu karanlık dönemin de bir sonu var. Yeniden aydınlığa ulaşacağız. O gün geldiğinde, sadece adaletin değil, onur, şeref ve haysiyetin de kazanmış olacağını göreceğiz.”