Türkiye Gündeminde Kaos Hızı Artıyor!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Son günlerde Türkiye gündemi oldukça hareketli. Gerçekten bu kadar yoğun bir durum daha önce yaşandı mı, bilemiyorum.

Gece uykuya daldığımız konularla sabah uyandığımız konular arasındaki geçiş o kadar hızlı gerçekleşiyor ki, gazeteciler bile bu sürece ayak uydurmakta zorlanıyor.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in kalp rahatsızlığı sonrasında, onun sağlık durumu nedeniyle bir araya gelen parlamentoda, TBMM’nin CHP’li Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca’nın, Kâtip Üye CHP Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez’e Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay hakkında verdiği kararın hüküm kısmını okutturması ve ardından CHP’ye kayyum atanacağına dair spekülasyonların ortaya atılması, sadece 24 saat içinde gerçekleşti.

Öncelikle Sırrı Süreyya Önder’e acil şifalar diliyorum.

Umarım en kısa zamanda sağlığına kavuşur.

Norveç gibi bir ülke değiliz, kabul ediyorum…

Ancak bu tür olayların bu kadar kısa zaman zarfında gerçekleşmesi, Türkiye için de normal bir durum olarak değerlendirilemez.

Bütün bu gelişmelerin rastgele gerçekleştiğini düşünenlerden değilim.

Her bir olaydan kaos yaratmak adına fırsat kollandığına inanıyorum.

Pusuda bekleyenlerin kim olduğu ise olayların aktörlerine bakıldığında kolaylıkla anlaşılabilir.

Bunu daha iyi kavrayabilmek için durumu biraz resmedelim…

19 Mart’tan önce Cumhuriyet Halk Partisi, cumhurbaşkanı aday adaylığı ve ön seçim gibi yapay gündemlerle ülke genelinde yargıyı baskı altına almak için bir algı oluşturuyordu. 19 Mart’tan sonra ise yargı soruşturmalarıyla ilgili baskıyı kıramadığında, bu soruşturmaların detaylarının kamuoyuna sızmasını engellemeyi hedefledi. Aynı zamanda, yaratamadığı reel politikayı ‘mağduriyet’ ve ‘yargıya müdahale’ argümanları ile manipüle etmeye çalıştı. Bu süreçte ‘kaos siyaseti’nin en son versiyonunu başlatarak, kendi üzerindeki vesayetten kurtulmanın yollarını aradı.

Fakat bu defa tüm tuşlara basılarak gerçekleştiriliyor.

Evet, yaşananların altındaki gerçekler tam olarak bunlar.

Sokaklar kışkırtılmaya çalışıldı, manipülasyonlar ve dezenformasyonlar ile gündem oluşturuldu. Borsa üzerinde spekülasyonlar yapıldı ve uluslararası işbirlikçilerle birlikte döviz pazarında darbe girişiminde bulunulmak istendi. Ülke ekonomisine zarar vermek amacıyla boykotlar planlandı, terör grupları sahada etkin hale getirilmek istendi ve dil daha da sertleştirildi.

Tüm bu çabalara rağmen, arzu edilen sonuç alınamadı fakat ülke gündemi giderek daha fazla yıprandı.

Bu yıpranma süreci hâlâ devam ediyor.

Ve görünüşe göre, bu süreç sürmeye de devam edecek.

Yukarıda bahsettiğim olayların rastlantı olmadığını düşündüğümü belirtmiştim.

Sırrı Süreyya Önder’in rahatsızlığı sebebiyle toplanan TBMM Genel Kurulu bir fırsat olarak kullanılıyor. Can Atalay’ın hukuken geçersiz bir Anayasa Mahkemesi kararının okutulması için yetki aşımı gerçekleştiriliyor.

Bu durum birdenbire gündeme gelmiş olamaz, değil mi?

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un “Okunan bu karar yok hükmündedir” açıklamasının ardından, iki gündür “Ankara’ya polis sevkiyatı artırıldı” şeklindeki spekülasyonlar dolaşmaya başlıyor. Ayrıca sosyal medya üzerinden CHP’ye kayyum atanacağı ve CHP’li milletvekillerinin genel merkeze çağrıldığına dair iddialar gündeme getiriliyor.

Dün gözaltı kararı alınan Rasim Ozan Kütahyalı’nın yanı sıra, CHP’ye yakın gazeteciler de bu yalanı yaymaya çalışıyor. Bazı isimler açıkça bu yalanı ifade etmeseler de, CHP milletvekillerinin genel merkeze çağrılmasını ‘kayyum atanacak’ iddialarına zemin oluşturacak şekilde yorumluyor.

Bu isimlerden bazıları, daha sonra paylaşımlarını silip, tam tersi yönde ‘kayyum atanacak’ iddialarını öne süren kişilerin aslında yanlış yaptığını yazabiliyor.

Rasim Ozan Kütahyalı ise bu konudaki yalanları yaydığı gerekçesiyle gözaltına alındı. Ancak bu yalanları ortaya atanlardan herhangi birine şu ana kadar bir işlem yapılmadığına dair bir bilgi mevcut değil.

CHP’ye yakın bir isim olan Altan Sancar’ın paylaşımı, Rasim Ozan Kütahyalı’dan daha önce yapıldı.

Bu dezenformasyonu daha önce Özgür Özel’in de “Kulağımıza böyle duyumlar geliyor” şeklinde dile getirdiği unutulmamalıdır.

Beşinci kol faaliyetlerini düşündüren bu stratejilerle önce kaos yaratılıyor, ardından pusuya yatılıyor. Bu durum, CHP’nin tarihsel süreçte benimsediği taktikleri tekrar hatırlatıyor.

Yaşananları yalnızca talihsizlik ya da tesadüf ile açıklamak, süreci doğru bir şekilde değerlendirmenin önünde bir engel oluşturur.

2022 yılında çıkarılan ancak pek uygulanmayan ‘dezenformasyon yasası’nın gerektiği gibi hayata geçirileceği bir dönemin yaşanması gerekiyor.

Yeni kaosların önlenmesi şart. Çünkü her bir kaos, bizden ya büyük ya da küçük bir kayıp götürüyor.

‘Kaos bekçilerine’ tolerans gösterilmemeli, onlara anladıkları dilden cevap verilmesi gerekmektedir.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Türkiye Gündeminde Kaos Hızı Artıyor!

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye'ye Dair ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!