Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in yaşadığı aort diseksiyonu, halk arasında ana atardamar yırtılması olarak bilinen, nadir görülen fakat hayati tehlike taşıyan bir vaka olarak ön plana çıktı.
Aort yırtılmaları, ani ölümlerin başlıca nedenlerinden biri olarak kaydedilirken, kontrolsüz yüksek tansiyon, aort kapak sorunları ve genetik yatkınlığı olan bireylerin yılda en az bir kez tomografi ile takip edilmesi gerektiği vurgulanıyor.
ORTA YAŞ GRUBU EN RİSKLİ DÖNEM
Aort diseksiyonları, kalp cerrahisinin karşılaştığı en acil durumlar arasında yer almaktadır. Medipol Acıbadem Bölge Hastanesi’nden Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Köksal, bu konu hakkında önemli bilgiler paylaştı.
Prof. Dr. Köksal, söz konusu hastaların yalnızca yarısının hastaneye ulaşabildiğini ve ameliyat edilenlerin de %50’sinin hayatta kalma şansına sahip olduğunu belirtti. “Yırtıkların çoğunlukla aorttaki genişleme yani anevrizma ile birlikte kontrolsüz yüksek tansiyon sebebiyle meydana geldiğini söyleyebilirim. Örneğin Sırrı Süreyya Önder’in durumu gibi, aort çapı 4.7 cm gibi kritik bir seviyede olan ve kontrolsüz yüksek tansiyon sorunu yaşayan bireyler yüksek risk altındadır.” dedi.
AORT YIRTILMASI KALP KRİZİ VE FELÇLE SONUÇLANABİLİR
Yırtığın kalpten çıkan ana damarda başladığını ve bu yırtığın aşağıya inerek kalbi besleyen damarlarda tıkanmalara yol açabileceğini belirten Prof. Dr. Köksal, şu bilgileri aktardı:
Sırrı Süreyya Önder’in kalp krizi geçirmesinin sebebi, sağ koroner damarının yırtık nedeniyle tıkanmış olmasıydı. Yırtık yukarıya çıktığında beyne giden kan akışı azalabilir, bu durum ise bayılma şikâyetlerine yol açabilir. Bu da hayati tehlikenin oldukça yüksek olduğunu gösterir.
GENETİK YATKINLIK VE DOĞUŞTAN KAPAK ANOMALİLERİ ÖNEMLİ
40 ile 60 yaş arasındaki bireylerin bu hastalığın en riskli grubunu oluşturduğunu ifade eden Prof. Dr. Köksal, genetik faktörlere ve doğuştan gelen kalp kapağı anormalliklerine dikkat çekti.
“Bazı bireylerde doğuştan iki yaprakçıklı olan aort kapağının üç yaprakçıklı olması gerektiği durumlar mevcut. Bu durum, zamanla damarda genişlemeye ve yırtılma riskinin artmasına sebep olur. Ayrıca, ailede kontrolsüz yüksek tansiyon geçmişi varsa bu da önemli bir risk faktörüdür.” diye ekledi.
YILDA BİR TOMOGRAFİ ŞART
Aort çapı normal sınırların üzerinde olan ve kontrolsüz tansiyonu bulunan bireylerin düzenli takip altında tutulması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Köksal, “Bu hastaların yılda en az bir kez tomografi ile izlenmesi esastır. Tansiyonun düzenli olarak kontrol altında tutulması şarttır. Çünkü yırtılma, çoğu zaman önceden belirti vermez. Göğüste ani yırtılma hissi, saplanan ağrı, bayılma ve tansiyon düşüklüğü gibi semptomlarla kendini gösterebilir.” şeklinde konuştu.
KÜÇÜK TEDBİRLER HAYAT KURTARIR
Aort diseksiyonlarının çoğu zaman ani bir şekilde geliştiğini ve hastaların hastaneye ulaşmadan önce hayatlarını kaybetme ihtimali taşıdığını belirten Prof. Dr. Köksal, sözlerini şu şekilde tamamladı:
Özellikle orta yaşın üstündeki bireylerde genetik riskler, aort kapak problemleri ve yüksek tansiyonun varlığında düzenli taramaların yapılması büyük önem taşır. Erken teşhis ile birlikte kan basıncını düşürmeye yönelik tedavi, damar sertliğine karşı yaşam tarzı değişiklikleri ve gerektiğinde cerrahi müdahale, hayati tehlikeyi azaltabilir. Unutulmamalıdır ki, basit önlemlerle yüksek riskli bir hastalığın önüne geçmek mümkündür.