MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, yayımladığı yazılı açıklamada, CHP’nin olağanüstü kongreye götürülmesine öncülük eden Özgür Özel’in, İmamoğlu’nun “vesayeti” ve “koyu gölgesi” altında “vekil genel başkanlık” sürecini yürütürken önemli bir aşamayı geride bıraktığını ifade etti.
Özel’in bu süreçte, Silivri’deki siyasi prangalarını gevşetme fırsatı bulduğuna ve bu sayede gelecekteki hedeflerine bir nebze olsun nefes alma imkanı kazandığına dikkat çeken Yalçın, şunları belirtti:
“Özgür Özel, İmamoğlu’nun mahpus damındaki kaygılarını azaltmak adına bir süre daha destekleyici bir rol üstlenmeye devam edecektir. Her seferinde beraberinde ‘Ekrem İmamoğlu’ ismi yazılı hayali bir koltuk taşıyarak ilerleyecektir. Zamanı geldiğinde de bağımsızlığını ve ‘özgürlüğünü’ ilan ederek kendi cumhurbaşkanlığı adaylığı için kalıcı adımlar atma konusunda tereddüt göstermeyecektir.”
Babacan’dan CHP’ye boykot tepkisi
Yalçın, Özgür Özel’in, İmamoğlu’nun ceza alarak sahneden çekilmesini en çok isteyen kişi olduğunu öne sürerek, şunları ekledi:
“Çünkü vesayetten kurtulabilmesi için hukuki bir fırsat kendisine sunulmuştur. Zaman, tarih ve yargı süreci, Özgür Özel’e İmamoğlu’nun karanlık gölgesinden kurtulma olanağı tanımıştır. Olağanüstü kongre, bu noktada büyük bir basamak olmuştur. CHP Genel Başkanının iktidar ve Cumhur İttifakı’na yönelik aşırı ve seviyesiz söylemlerinin ardında bu çabalarına dikkat çekme isteği vardır. Özgür Özel’in başarısız olan boykot girişimlerine gösterdiği ilgi, intikam alma niyetini olduğu kadar, asıl amacını gizleme çabasını da açığa çıkarmaktadır. CHP sözcüleri aksi yönünde konuşsalar da, boykotun başarısızlıkla sonuçlandığı gözler önündedir. Sokaklarda bekledikleri kalabalığı toplayamamışlardır; Samsun örneğinde olduğu gibi diğer partilerin dolduğu meydanlar boş kalmıştır. Millet, boykotu kırmıştır. CHP yönetimi, boş gürültülerle ve siyasi karmaşa yaratarak, halkın itibarını kazanamayacağını artık anlamıştır. CHP’nin durumu, olumsuz bir noktaya gerilemiştir.
“CHP, ACEMİ BİR OYUNBAZDAN FARKSIZDIR”
MHP’li Yalçın, CHP yönetiminin “İlle de seçim.” şeklindeki tutumunun tehlikelerine dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı:
“Millet, bir sonraki seçimde, aynı boykotu kırdığı gibi CHP’nin iktidar umutlarını da sandıkta sona erdirecektir. CHP, acemi bir oyunbazdan farksızdır. Yapıcı bir siyasi tutum geliştirmek yerine, ergen davranışlarıyla boykotçuluğu tercih etmiştir. Hatta CHP’nin siyasi aklı, çocuk oyunları oynayan bireylerden daha geri seviyededir. Genel Başkan Özgür Özel’in boykotçulara yönelik sergilediği ‘Ooh. Ooh. Canıma değsin.’ tavrı, siyasetin sahnesinde değil, kreş bahçesinde dahi kabul edilemeyecek bir tutumdur.”
Yalçın, CHP’nin “Adalet arıyorum.” diyerek taraftarlarını sokaklara döktüğünü ancak şiddet yoluyla adalete ulaşmanın mümkün olmadığını anladığını kaydetti. CHP’nin, kötü eylemlerle iyilik sağlanamayacağını düşünmediğini vurguladı.
Yalçın, bozgunculukla halkın takdirini kazanmanın mümkün olmadığını belirterek, şöyle devam etti:
“Kin ve nefretle rekabette başarılı olunamaz. Fitne ile toplumsal barış sağlanamaz. Kavga ile huzur ve sükunet elde edilemez. Ekonomik zorluk, yanlış ticaretle giderilemez. Hırçınlıkla siyasi uzlaşı sağlanamaz. Türk parasının değer kaybını sadece düşmanlar beklerken, Türk ekonomisinin bozulmasını yalnızca kötü niyetli kişiler ister. CHP, halkın itibarı kalmamış üçüncü sınıf aktörlerle siyaseti sürdürdüğünden, yanlış yola devam etmektedir. Siyaset oyununu bir kumar oyunu gibi gören CHP, başlangıçtan beri kaybederek doğru hamleler yapmamıştır.”
CHP’nin, geçmişte marjinal sol görüşlerin sokakları karıştırmak için kullandığı boykot taktiğini benimsediğini ve bu durumu halkla ve ekonominin gidişatıyla çatıştırmaya çalıştığını savunan Yalçın, aslında kendi ayağına sıkma noktasına geldiğini dile getirdi.
Yalçın, CHP’nin, iktidara ve Cumhur İttifakı’na zarar verme uğruna halkı ve ekonomik durumunu hedef aldığını belirterek, “Kadınlarımızın mutfaklarına taş atmakta, işçiler ve memurların cebine akrep koymayı istemektedir. CHP’nin boykotu gerçekleştirdiği medya, iş dünyası ve esnafın içinde CHP’li olanlar da dahil olmak üzere birçok insanın geçimini sağladığını bir türlü anlayamayacak kadar kör bir bakış açısıyla hareket etmiştir. Bu nedenle, CHP’nin tabanı da üyesi, seçmeni de bu yanlış politikaları reddetmiştir.” açıklamasında bulundu.
“BU DEVRAN BÖYLE GİTMEYECEK”
Olağanüstü kongre dolayısıyla eski CHP milletvekili Berhan Şimşek’in sergilediği duruşun kaynağının bu durum olduğuna atıfta bulunan Yalçın, CHP’nin ayrıca muhalefetle ilgili sesleri örtbas etmek için çeşitli yollar bulduğuna ve tehdit ile şantajla rakiplerini baskı altına almaya çalıştığını ileri sürdü. “Ancak bu durum devam etmeyecek, aklıselim siyasete galip gelecektir. Sağduyulu CHP’liler, bu eksik yönetimi sorgulayacak.” ifadesini kullandı.
Yalçın, her siyasi partinin öncelikle Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü koruma sorumluluğunun bilincinde olması gerektiğine dikkat çekerek, şu şekilde sözlerine devam etti:
“Bugün, Türkiye’nin pek çok meselesi olduğu gibi, uluslararası arenada da birçok sorun bulunmaktadır. Türkiye, sadece bölgede değil, dünya genelinde yükselen bir güç haline gelmiştir. CHP, Türkiye’nin bu olumlu gidişatına katkı sunacak politikalar üretmek yerine, sürekli yeni meseleler yaratmaya gayret göstermektedir. CHP, Türkiye’ye destek olmak yerine, ayağında bir yük gibi davranmaktadır. Üzücüdür ki CHP, Cumhuriyet’in kurucu partisi konumundan çok uzaklaşmıştır. Kendi politik kısırlık ve acizliğini medyaya ve ekonomik aktörlere yükleme yerine, kendi içindeki sorunları çözmeye yönelmelidir. Medya üzerinde yasak ve boykot uygulamak, yanlış olduğu gibi, ekonominin temel taşlarını zedelemenin de bir o kadar hatalı olduğu aşikardır.”
CHP’nin, yerel seçimlerde iktidar ve muhalefetten ayrı ayrı gelen mesajları da yanlış anladığını belirten Yalçın, aslında halkın CHP’yi öncelikle belediye hizmetlerinde denemeye karar verdiğini, CHP’nin ise bunu evde kaldığı bir yerde değerlendirdiğini vurguladı.
Milli markalara boykotun bedeli, CHP çatısı altında ödenecek gibi görünüyor.
“CADI AVI BAŞLATACAĞI HİSSİ KUVVETLENMİŞTİR”
Yalçın, yerel seçim sonuçlarının, millete yönelik bir siyasi uyarı anlamı taşıdığını, ancak bunun CHP’ye gönderilmiş bir “sevgililer mektubu” olmadığını belirtti:
“CHP’nin tutarsız ve hırçın siyasi tutumları, uçucu ve tek yanlı bir arzusunun sonucudur. CHP’nin içsel politik anlayışının, belediyeler üzerinden yol açtığı sorunlar görünmüştür. İktidara gelebilmesinin neleri getireceğine dair ipuçları, belediyelerdeki uygulamalarında ortaya çıkmıştır. Yolsuzluk, rüşvet, adam kayırma, ve benzeri suçlar, muhtemel bir CHP iktidarında neler olabileceğini gösteren örneklerdir. CHP’nin devri sabık yaratma isteği, kendi partisi dışındaki kişileri susturma niyetini düşündürmektedir. CHP’nin, fırsat bulduğunda ülkede korku ve şiddet iklimi yaratabileceği, cadı avı başlatacağı hissi güçlenmiştir. Yöneticilerinin dilindeki saldırgan üslup ve küfürbazlık, ‘CHP’nin çirkin siyasi ahlakını’ yansıtan başka bir olumsuz nitelik olarak karşımıza çıkmaktadır. CHP, sokakları karıştırmak, çatışmayı ve kutuplaşmayı siyasetin alışılmış biçimi haline getirmekten çekinmeyen bir parti olarak kendini göstermektedir. Olağanüstü kongresinin ardından sosyal medyada göz boyama çabalarına rağmen, CHP yine tanıdık bir kimlikle sahnededir.”
