Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Sanatçıya, gazeteciye, yazara, medyaya, arkanıza aldığınız vesayet kurumlarıyla parmak salladığınız, ayar çektiğiniz Türkiye tarihte kaldı. Yabancı diplomatların arabalarından atları çözüp o arabaları kendiniz de çekseniz, size bir kuru teşekkür reva görecek konjonktür bir daha geri gelmemek üzere tarihin çöplüğüne atıldı.” ifadeleri ile dikkatleri üzerine çekti.
Habertürk yazarı Murat Bardakçı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözünü ettiği yabancı diplomatların arabasındaki atları çözüp kendilerinin çeken şahısların hikayesini köşesinde ele aldı.
Erdoğan’ın aktardığı olayın arka planında yatan hikaye şöyle:
“Eskiden İngiliz Elçisi’nin arabasını at yerine kendileri çekerlerdi; çok şükür artık çekmiyor, ‘Kurtar bizi İngiltere’ diye feryâd ediyorlar!”
Öncelikle, İstanbul’da 117 yıl önce yaşanan talihsiz bir olayı hatırlatalım:
1899 yılında, Hollanda’nın Güney Afrika’daki eski sömürgeleri olan Transvaal Cumhuriyeti ve Özgür Orange Devleti’nin ‘Boer’ halkı, İngiltere’ye başkaldırmış ve bu durum üç yıllık bir savaşa neden olmuştu.
O dönem İkinci Abdülhamid, İngiliz baskısı altında olan Hollanda kökenli Boerler’i desteklerken, bu duruma karşı çıkan Türk aydınları, İngiltere’nin tarafını tutmayı tercih ettiler. Londra’nın sömürgeci tutumunun farkında olmayan muhalif aydınlar, “Abdülhamid hangi tarafı desteklerse biz de onun tersini tutmalıyız” düşüncesiyle İngiliz sömürgeciliğini savunmaya başladılar.
O dönem İngiltere, dünyanın en büyük sömürge gücü olmasına rağmen, Abdülhamid karşıtı Türk entelektüellerin gözünde “dünyanın en demokratik ve insani devleti” olarak algılanıyordu ve bu görüş yıllarca devam etti.
1908 yılına gelindiğinde ise Abdülhamid, 30 yıl önce askıya aldığı anayasayı yeniden yürürlüğe koymak zorunda kaldı ve Türkiye’de “İkinci Meşrutiyet” dönemi başladı.
İngiltere’nin İstanbul’daki büyükelçisi Louis du Pan Mallet, Meşrutiyet’in ilanından bir gün önce Türkiye’ye gelmişti. 23 Temmuz 1908’de anayasanın yeniden yürürlüğe girmesiyle Sirkeci İstasyonu’nda bir kalabalık toplandı ve Abdülhamid’e muhalefet eden herkes burada yerini aldı.
O gün, büyükelçi Mallet trenle geldiğinde, onun için hazırlanan büyük karşılama etkinliği gerçekleştirildi. Kalabalık, Mallet’i “Yaşa”, “Vârol” sloganlarıyla karşıladı. Ancak bu coşku bununla kalmadı ve asıl skandal, gençlerin büyükelçinin arabanın atlarını çözüp kendileri çekmeye başlamasıyla ortaya çıktı. Yani Abdülhamid’e muhalefet ederken büyükelçiyi bir nevi kendi atı gibi çekmeye başladılar.
Muhalifler, ertesi gün bir heyet oluşturarak İngiliz Büyükelçiliği’ne gittiler. Büyükelçi Mallet’e “başarı temennilerini” sunduktan sonra, onunla yalnızca bir kuru teşekkür ile ayrıldılar.
OLAYIN ŞAHİDİ ANLATIYOR…
Büyükelçiyi karşılamaya gidenler arasında Türk Edebiyatı’nın önde gelen isimlerinden “Servet-i Fünun” dergisinin yayıncısı Ahmed İhsan Bey de bulunuyordu. Ahmed İhsan Bey, atasözleriyle dolu “Matbuat Hatıralarım” isimli eserinde o günleri anlatırken şu satırları kaleme aldı:
“…Abdülhamid’in zorba yönetiminden bıkmış Türk aydınları, müstebit padişahın İngiltere’ye karşı duyduğu güvensizliği İngiltere lehine ‘en doğru işaret’ kabul etmişti. Türk aydınları, neredeyse derin bir görüş hatasına düşmüştü. 1908 İnkılabı sırasında aydınların ruhunda derin bir İngiliz sevgisi vardı ve bu sevgi öyle yüksekti ki, İngiliz Büyükelçisi Mallet şehre döndüğünde Sirkeci İstasyonu’nu baştan başa doldurmuştuk. Büyükelçiyi içten bir şekilde alkışlayarak, gençler onun arabasını çekmeye başladılar!”
Bu anekdot, Meşrutiyet dönemindeki Türk aydınlarının siyasi eğilimlerini ve inançlarını sergilemek amacıyla kaleme alınmıştır. İngiltere’ye olan hayranlık yüzünden Boer Savaşı sırasında bile bilmeden zavallı Boerler’in aleyhinde İngilizler’in lehine koştuklarını anlatıyor.
Bu hisler yıpranmış ama bazı siyasetçiler tarafından da istismar edilmişti; İngiliz Büyükelçiliği’ne heyet gidip sefere “başarı dilekleri” ilettiler. Abdülhamid döneminde bir elçiye müracaat etmenin tehlikesini yaşamış olanlar bunu çok iyi bilir. Bu durum son derece cesaret kırıcıydı.
ARTIK AĞLAYIP SIZLAMA DEVRİNDEYİZ!
Zaman ilerledi; geçmişte dünyanın en güçlü devleti olan İngiltere’nin yerini Birleşik Amerika aldı. Ancak bazı çevrelerin İngiltere’ye olan bağlılığı hala devam etmekte. Örneğin, ana muhalefet lideri, İmamoğlu meselesinde yorum yapmayan İngiliz Başbakanı Keir Starmer’e karşı “kırgın” olduğunu ifade ediyor ve dostluklarını sorguluyor. Ayrıca, bazı kişiler de İngiliz dergilerine Türkiye’yi şikâyet eden yazılar yazmaktan geri durmuyorlar.
Fakat, şükretmekte fayda var: Türkiye’de artık, İngiliz elçisinin arabasını at gibi çekmeye kalkışanlar yok. Bugün ise sadece “Ââââh İngiltere, vâââh İngiltere! Neredesin? Kurtar bizi!” diyerek feryat edenler mevcut.