Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Seçimlere daha 3 yıl var” açıklamasında bulundu ve ardından CHP’deki gelişmelere dair “illüzyon görüyorlar” şeklinde bir değerlendirmede bulundu.
Erdoğan, CHP içindeki kargaşa ve kişisel hırsların Türkiye’nin gündemine öncülük ettiğini ifade etti.
Bu gözlemleri yaptığı anda, CHP’ye yakın bir kaynağımdan aldığım mesajda, “Bu hafta İstanbul İl Kongresi de iptal edilecek..!” ifadesi dikkat çekti.
İlginç bir durum!
Çünkü bu mesajı bana ileten kişi de bir CHP üyesi.
***
CHP’deki koltuk savaşı, güç mücadelesi ve ekipler arası rekabet uzun zamandır bel altı yöntemlere başvurularak sürdürülüyor.
ŞİKAYET EDENLER DE ŞİKAYET EDİLENLER DE CHP’Lİ
Kasım 2023’teki Büyük Kurultay ve İstanbul İl Kongresi mahkemeye taşınmış durumda.
İstanbul İl Binası’nın satın alım süreci mahkemelikken, Beşiktaş, Beykoz ve Esenyurt Belediye başkanlarının faaliyetleri de tartışmalara neden oldu!
***
Genel Başkan Özgür Özel’in ayağının kırılmasıyla ilgili bel altı bir iftirayı gündeme getirenler de CHP’li, Büyük Kurultay’ı mahkemeye taşıyanlar da aynı yapıdan geliyor.
İBB’ye bağlı Medya AŞ’ye yönelik operasyonun şikayetini yapanlar da yine CHP’li. Ekrem İmamoğlu’nun Kurultay’a müdahil olduğunu savunanlar da bu partinin üyeleri.
Yani, şikayet edenlerin de, edilenlerin de aynı çatı altında yer aldığını söyleyebiliriz.
DİPLOMA TARTIŞMASININ ARKASINDA DA CHP’LİLER VAR
CHP içindeki bu mücadele, oldukça ahlaka aykırı bir şekilde sürdürülüyor!
Bir an için Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın, sosyal medya trollerini İmamoğlu’na şikayet ettiğini görebiliyorsunuz…
Daha sonra, bazı CHP’lilerin İmamoğlu’nun “Ahmak davası”nın onandığına dair yalan haberler yayıp, “adaylık” konusunu partiye dayattıklarını takip edebiliyoruz.
Üstelik, Ekrem İmamoğlu’nun usulsüz yatay geçişle aldığı diplomanın iptaline dair tartışmaların arkasında yatanların da CHP’liler olduğu fark ediliyor. Bu konu üzerinden rol kapmaya çalışanlar da yine aynı yapıdan.
ADIMI KENDİLERİ ATIYORLAR, SONRA SUÇU HÜKÜMETE ATIYORLAR
CHP içindeki bu çatışmanın temel aktörleri, olan biteni kamuoyuna yansıtırken tek bir söylem kullanıyor: “CHP’deki tartışmalar hükümet ve ona yakın medya tarafından gündeme getiriliyor!”
Peki bu doğru mu?
Kesinlikle hayır!
Kendi karanlık dünyalarında, 2019 ve 2023 yerel seçimlerinden sonra elde ettikleri “belediyelerdeki” çıkar çatışmasını gizliyorlar.
Kendi iç çatışmalarını, CHP’ye müdahale biçiminde sunarak, bunu “Türkiye’nin ana gündemi” gibi pazarlama çabasına girmektedirler!
***
Dikkat çekici bir durumu gözler önüne serelim!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle “Seçimlere daha 3 yıl varken”;
CHP, “tek aday” ile önseçime gitmeyi planlıyor. Ancak bu, yasalar gereği sadece bir temayül yoklaması olacak.
Pusulaya yalnızca İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun adı yazılacak ve oylama yapılacak. Seçenekler arasında “Evet” veya “Hayır” yok. Ya İmamoğlu’nun adına mühür basacaklar ya da boş oy kullanacaklar!
Bunun bir “demokrasi şöleni” olarak kabul edilip, bir illüzyona ortak olunmasını bekliyorlar…
Hadi oradan!
***
“Genel başkanı ve o makama göz dikenlerle tüm zamanlarını 3 yıl sonrasındaki seçime hasrederek bir illüzyon peşinde koştuklarını” söyleyen Erdoğan; bir gerçeği de ortaya koyuyor.
“Karşımızda yolsuzluğun, hırsızlığın, sahtekarlığın tüm organları sardığı çürümüş bir yapı var. Daha kötü ne olabilir ki dediğimizde, hayatınızı saran daha yüz kızartıcı olaylar birer birer ortaya çıkıyor. Özellikle belediyelerde yaşanan yolsuzluklar, ana muhalefet içinde bile vicdan sahibi partililerin sabrını taşırmaya başladı.”
***
Gerçek durumu göz önünde bulundurursak, CHP ve medya, Türkiye’nin gündemini “erken seçim tartışmaları ve cumhurbaşkanı adayı belirleme illüzyonu” ile bloke ediyor.
Erdoğan’ın da dediği gibi, “Kendi partilerini dahi yönetemeyenler, henüz hasapsız bir toplantı dahi düzenleyemeyenler, ülke idaresine talip oluyorlar!”
Bizler de olup biteni izlerken, bir gülümsemeyle izliyoruz.
Haksız mıyız?
