İzmir’de bir sokak röportajında yaptığı açıklamalar nedeniyle yargılanan Dilruba Kayserilioğlu, zor bir durumla karşı karşıya kaldı. TCK 216/1 maddesi çerçevesinde “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek” ve TCK 216/2 maddesi uyarınca “Halkın bir kesimini alenen aşağılamak” iddialarıyla İzmir 35. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yürütülen davada, Kayserilioğlu, kin ve düşmanlık tahrik etme niyetinin bulunmadığını, yalnızca ifade özgürlüğü sınırları içinde düşüncelerini ifade ettiğini savundu.
Mahkeme, Kayserilioğlu’nun halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek suçlamasından beraatini karara bağlarken, halkın bir kesimini alenen aşağılamak suçlamasından 9 ay hapis cezası verdi. Ayrıca, Kayserilioğlu’na uygulanan 1/6 indirimle birlikte ceza süresi 7 ay 15 gün oldu, fakat hükmün açıklanması geri bırakıldı. 05.09.2024 tarihinde verilen bu karara itiraz eden Kayserilioğlu’nun avukatları, kararın bozulması için İstinaf Mahkemesi’ne başvurdu. İstinaf Mahkemesi ise yerel mahkemenin kararını 4 ay içinde onayladı. Bunun üzerine avukatlar, hem yerel mahkeme hem de İstinaf mahkemesinin kararını Yargıtay’a taşımaya karar verdi.
‘Dediklerimin arkasındayım’
Duruşma sonrası adliye önünde açıklama yapan Dilruba Kayserilioğlu, “İfade özgürlüğü kapsamında konuştum. Bütün dediklerimin arkasındayım. Savunmaya devam edeceğim. Bu ülkede yaşayan bir vatandaş, oy veren birisi olarak yönetimi eleştirmek, yanlışları dile getirmek asla suç olamaz; olmamalıdır. Avukatlarımız davanın takipçisi olacak. Hiçbir şekilde vazgeçmiş değiliz. Hukuk bizden yana, doğrudan yana olana kadar mücadeleye devam edeceğiz. Üstüne basa basa tekrar söylüyorum, söylediğim hiçbir şey için pişman değilim. Dediklerimin arkasındayım” ifadelerini kullandı.
Avukat Yıldız: ‘AİHM’ye gideceğiz’
Duruşmadan sonra bir açıklama yapan Kayserilioğlu’nun avukatı Hüseyin Yıldız, “Başından beri belirttiğimiz gibi, herhangi bir cumhurbaşkanına yönelik hakaret içeren söz, ifade veya beyan bulunmamaktadır. Ancak buna rağmen müvekkilimize ceza verilmiş ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı alınmıştır. Mücadelemiz sürecek. İstinaf mahkemesine gideceğiz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne müracaat edeceğiz. Anayasa Mahkemesi’ne de başvuruda bulunacağız” şeklinde konuştu.