Sinan Ateş’in öldürülmesiyle ilgili dava, 1 Temmuz Pazartesi günü başladı. Bugün (5 Temmuz Cuma), 22 sanıklı davada beşinci celse görüldü ve mahkeme ara kararını verdi.
Mahkeme, eksik bilgi ve belgelerin savcılıktan talep edilmesine karar verirken, MHP’li Serdar Öktem’in HTS kaydı alınması isteğini reddetti. Tolgahan Demirbaş’ın Olcay Kılavuz’un evinde gözaltına alınması olayının dosyaya eklenmesi talebini de geri çevirdi. Adli raporların ve keşiflerin artırılması yönündeki istek de mahkeme tarafından reddedildi.
10 Kişiye Tahliye
Mahkeme, Mehmet Yüce, Erdem Karadeniz, Osman Bayraktar, Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Aytaç Ataç, Caner Günay, Umut Ersoy ve Alper Atay’ın tutukluluk sürelerini göz önünde bulundurarak, yurt dışına çıkış yasağı ve adli kontrol tedbirleriyle serbest bırakılmalarına karar verdi.
Mahkeme, Eray Özyağcı, Vedat Balkaya, Suat Kurt, Doğukan Çep, Tolgahan Demirbaş, Aşkın Mert Gelenbey, Murat Can Çolak, Mustafa Uzunlar, Emre Yüksel, Mustafa Emsar Aykal, Çağlar Zorlu ve Serdar Öktem’in suçlarına ilişkin mevcut delillerin ve durumun gösterdiği güçlü suç şüphesi nedeniyle tahliye taleplerini reddederek tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.
Mahkeme, MHP’li avukat Serdar Öktem ve eski Cinayet Büro Amiri Mustafa Ensar Aykal’ın telefon şifrelerinin adli yardım yoluyla ABD’den talep edilmesini onayladı ve bu konuda Adalet Bakanlığı’na yazı yazılmasına karar verdi. Tolgahan Demirbaş’ın MHP milletvekili Olcay Kılavuz’un evinde bulunup bulunmadığının belirlenmesi için eski Organize Suçlarla Şube Müdürü Kerem Gökay Öner’in tanıklığına başvurulması isteği ise mahkeme tarafından reddedildi.
Dosya Birleştirme Talebi Mahkeme Tarafından Reddedildi
Mahkeme, Sinan Ateş’in otopsi işlemleri sırasında videolu görüntü talebini ve sanık avukatlarının dosyanın birleştirilmesi isteğini reddetti. Otopside sadece fotoğraflı görüntü alındığı belirtildi. Ayrıca, cinayetle ilgili 17 şüpheli için yapılan ayrı soruşturma dosyasının ana dosya ile birleştirilmesi talebi onaylanmadı.
Mahkeme, tutuklu sanık MHP’li Serdar Öktem’in adına kayıtlı telefon hatlarının HTS kayıtlarının istenmesini de reddetti. Duruşma, Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki görüşünü 19 Temmuz’da açıklamak üzere ertelendi.
Ayşe Ateş, Mahkeme Kararlarına Karşı Sert Konuştu
Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş, dava sonrası basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Ateş, “Şu anda burada dudağımdan dökülecek her sözün adalet dileyen birer yoksul olarak kayda geçmesini talep ediyorum. Sincan Yerleşkesinde 5 gün boyunca sanıkların ve müdafilerin siyasi cinayeti alacak verecek davasına indirme çabasına şahit olan kumpas tiyatrosu bugün sonlandı. Şüpheliler aralarındaki bağlantılar ve deliller bakımında ilişkili olması gereken 2 ayrı dosya var. Bu yargılamaya eksik iddianameyle yapılan yarım mahkeme diyoruz. Alınan her kararı hukuki olarak eksik buluyoruz. Dosyaya bakan savcılar hakkında HSK’ya suç duyurusunda bulunuldu. Düne kadar eksik iddianameyi beğenip bize nispet yapanlar bunu beğenmez oldu.
Dün sabah yaptığım basın açıklamasında duruşma esnasında maruz akldığımız saldırıya dikkat çekmiştim. Aslında diyorlar ki biz ne diyorsak onu kabul edecek çizdiğimiz çerçeve dışına çıkmayacaksınız. Çıktım, çıkıyorum, çıkacağım! Çizdiğiniz çerçeveyi paramparça edip ayaklarınıza atacağım.
Hem katledilmeden hemen önce hem de katledildikten sonra açılan sahte hesaplarla Sinan’la alakalı olarak yürütülen karalama kampanyaları ve FETÖ’cü iftiraların merkezinde sergilenen bu tiyatro varmış. Bu oalyı FETÖ yaptı diye kapatmak istiyorlar. Görünen köy kılavuz istemiyor. Bu dosyada delil karartıldığına dair en ufak şüphe uyanmaması, yargılamanın hızlı şekilde ilerleyip hakikatten şaşmaması, baskının önüne geçlmesi ve siyasi cinayetin tüm yönleriyle aydınlatılması için Meclis Araştırma Komisyonu kurulması açıktı. Kameraların önünde Ankara’nın göbeğinde işlenen siyasi cinayet karartılırsa bu namlunun sonraki hedefi kuytu köşede herhangi bir vatandaşımız olabilir. Burada alınan cesaretle peş peşe siyasi cinayetler işlenebilir. Sinan katli siyasi cinayet silsilesinin son halkası olarak kalmalıdır. Kurulacak komisyonla ülkemizde adalet dilenen bütün yoksulluklara umut olacak.”
CHP’li Mahmut Tanal Salondan Çıkarıldı
Ankara’daki duruşmada, sanıklar, avukatlar, Ayşe Ateş ve yakınları duruşmayı takip etti. CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal ise dünkü olayın ardından bu celse de salonda yer aldı.
Mahkeme başkanı, duruşmanın başında Mahmut Tanal’ın önceki celsede mahkeme başkanına yönelik sert sözlerle tepki gösterdiği için salondan çıkarıldığını hatırlattı. Ancak bu celse de Tanal’ın salonda bulunduğunu belirtti ve tekrar Tanal’ın salondan çıkarılmasını talep etti. Mahmut Tanal, mahkeme başkanının isteği üzerine salondan ayrıldı.
Tanal, Twitter’da yaptığı paylaşımda, “Sessizce duruşmanın başlamasını beklerken dünkü itirazlarımı, ‘tartışma’ olarak yansıtan Mahkeme Başkanı, ‘Mahmut Tanal’ın duruşmaya alınmaması’ şeklinde karar aldı. Meselenin farklı yerlere çekilmemesi için duruşma salonundan çıktım” ifadelerini kullandı. Tanal’ın paylaşımı şöyle:
“KAMUOYUNA AÇIKLAMA: Ankara’da görülen Sinan Ateş Davası’nın duruşmalarını, TBMM insan Hakları ve İnceleme Komisyonu Üyesi, insan hakları aktivisti, 37 yıllık avukat, hukukçu olmam hasebiyle gözlemci sıfatıyla takip ediyorum. Dün görülen duruşmada (04.07.2024), mahkemenin usulü hatalarını tespit ettim. Bu tespitlerimi doğrudan mahkeme heyetine ilettim. Usulü hatalarını dile getirmemden rahatsızlık duyan Mahkeme Başkanı, “Mahmut Tanal’ın duruşma salonundan çıkarılması” yönünde karar aldı. Meseleyi uzatmadan duruşma salonundan ayrıldım. Bugünkü duruşmayı da gözlemci sıfatıyla takip etmek üzere sabahın erken saatinde Sincan Cezaevi Kampüsü’ne gittim. Duruşma salonundaki yerimi aldım. Sessizce duruşmanın başlamasını beklerken dünkü itirazlarımı, “tartışma” olarak yansıtan Mahkeme Başkanı, “Mahmut Tanal’ın duruşmaya alınmaması” şeklinde karar aldı. Meselenin farklı yerlere çekilmemesi için duruşma salonundan çıktım. Hayretler içerisindeyim! Adeta bir “dejavu” yaşıyorum. Çünkü Ergenekon ve Balyoz gibi kumpas davalarında da hakimler, sanıkların yoklamasını yapmadan önce Mahmut Tanal’ın gelip gelmediğinin yoklamasını yapardı. Bugün de benzer muameleye maruz kaldım. Sinan Ateş Davası’nın bugünkü duruşmasında, gelen sanıkların yoklaması yapılmadan, müştekilerin ve müşteki avukatlarının, sanıkların ve sanık avukatlarının yoklaması yapılmadan benimle ilgili “duruşmaya alınmaması” kararı alındı. Hakim, kin gütmez, husumet duymaz. İlk iş olarak Mahmut Tanal duruşmaya gelmiş mi, gelmemiş mi diye salon gözlemlenip bu yönde adım atılıyorsa maksat belli… Kendi yaptıkları hataların, hukuk bilgisine sahip kişiler tarafından tespit edilmesinden korktukları için böyle davranılıyor. Peki dünkü duruşmada Mahkeme Başkanı’yla aramızdaki anlaşmazlığın sebebi neydi? Dün Mahkeme Başkanı, duruşmayı kapattı, duruşmayı erteledi. Müştekilerin, yani mağdurların katılma talebini karara bağlamadığı için savcının veya dava taraflarının talepleri olmaksızın, davadan el çektikten sonra tekrar yeniden duruşmayı açtı. Savcının mütalaasını almadan, tarafların talebini almadan kendi kafanıza göre duruşmayı aç-kapa yapamazsınız. Bu usulü hatayı anlattım. Ayrıca hakim, müştekilerin, mağdurların katılma talebini karara bağlamadan sanıklara soru sordu. Çapraz sorgu için müştekilerin “katılan” sıfatını kazanması gerekiyordu. Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun (CMK) 201. maddesi gayet açık. Şöyle ki: “Cumhuriyet savcısı, müdafi veya vekil sıfatıyla duruşmaya katılan avukat; sanığa, katılana, tanıklara, bilirkişilere ve duruşmaya çağrılmış diğer kişilere, duruşma disiplinine uygun olarak doğrudan soru yöneltebilirler. Sanık ve katılan da mahkeme başkanı veya hâkim aracılığı ile soru yöneltebilir.” Bu hususu da hatırlattım. Dünkü hatasını yüzüne söylemem nedeniyle hakimin duygusal davranmaması gerekiyor. “Adil yargılamanın” takibi için duruşmalara geliyoruz. Maksadımız hakikatin araştırılması, maddi gerçeğin ortaya çıkması ve adaletin yerini bulmasıdır.”