İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde partisinin grup toplantısında konuşma yaptı. Dervişoğlu’nun ekonomideki son gelişmeler hakkındaki mesajları dikkat çekti.
Sivas Madımak Oteli’nde 2 Temmuz 1993’te gerçekleşen olaylarda hayatını kaybedenleri rahmetle anan Dervişoğlu, “Cumhuriyet her bir vatandaşımızı, milletimizin şerefli bir mensubu olarak eşitler. Dinimiz, mezhebimiz, kökenimiz ve rengimiz ne olursa olsun; milletine, devletine ve yasalara bağlı herkes kanun önünde eşittir. Bu bakımdan Madımak’ta saldırıya uğrayan yalnız Alevi vatandaşlarımız değil, Cumhuriyet’in bizatihi kendisidir. Bu elim olayın yıl dönümünde, insanlarımızı katleden hain ve melun zihniyeti lanetliyor, benzer olayların bir daha yaşanmaması için etnik, dini, mezhepsel veyahut sınıfsal gerilim üzerinden siyaset yapmakta ısrar edenleri uyarıyor, tarihten ders çıkarmaya davet ediyorum. Farklılıklarımız, zenginliklerimizdir. Bizi ilgilendiren ayrılıklarımız değil, müştereklerimizdir. Bu cennet vatan hepimizindir ve öyle kalmaya da devam edecektir” ifadelerini kullandı.
İHA’LARI ETKİN KULLANMAK İÇİN NE KADAR ORMANIMIZI KAYBEDECEĞİZ
Ülke genelindeki orman yangınları hakkında konuşan Dervişoğlu, “Bu tür yangınların havadan müdahale olmadan söndürülemeyeceğini her yıl acı şekilde öğrenip, 1 yıl sonra unutan bir iktidarla daha ne kadar ormanımızı kaybedeceğimizin hesabını bilemiyoruz. Birçok alanda gördüğümüz İHA’ları, orman yangınlarında etkin bir şekilde kullanmak için daha kaç yangın bekleyeceğimizi bilmiyoruz. Cumhurbaşkanının ve bakanların emrine, sayısı belirsiz özel jetler, filolar amade ederken, yıllardır yeterli sayıda yangın söndürme uçakları tedarik etmemelerini Vergimatik Mehmet’in tasarruf tedbirleriyle mi açıklıyorlar, bilmiyoruz” dedi.
BAKIYOR AMA GÖRMÜYOR
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, kamu hizmetini askerlik görevi gibi gördüğünü söylediğini belirten Dervişoğlu, “‘EYT, muhalefet yüzünden oldu’ diyen, ‘Gri listeden, Sayın Cumhurbaşkanı’nın gayretleri ile çıkıldı’ diyen zatın söylediğini aktardı. Kur korumalı mevduat ile 818 milyar zarar ettirilen Hazine’nin bakanının bu açıklamaları yapması dikkat çekiciydi. ‘Toplumu enflasyona ezdirmedik’ diyen zatın sözlerini aktaran Dervişoğlu, ‘Asgari ücret yüksektir, maaş zammına gerek yoktur’ diyen sözde bakanın açıklamalarını eleştirdi. Dervişoğlu, “Bakıyor; ama görmüyor. Enflasyonun yüzde 75 olduğu ülkenin hazine bakanı bunları ifade ediyor. Hem de elektriğe yüzde 38 zam yapılan hafta söylüyor. Vergimatik Mehmet’in diğer açıklamalarına girmeyeceğim. Çünkü onun da gideceği yer biliniyor” dedi.
ÇÖZÜME DİRENMEYİN
Dervişoğlu, Kayseri’deki 7 yaşındaki Suriye uyruklu çocuğa yönelik taciz iddialarını ve yurt içinde, Suriye’nin kuzeyinde yaşanan gerginlikleri değerlendirdi. “Zaman daralmaktadır. Siz çözümü görmezden geldikçe; yani sığınmacı ve kaçakları ülkelerine göndermeyi reddettikçe, Türk halkı kendi çözümünü bulmaya çalışacaktır. Siz çözüme ayak direttikçe, şiddeti çözüm olarak sunanlar da olacaktır. Ve yıllardır yürüttüğünüz yanlış politikaların bedelini; sadece çoluk çocuk, sadece vatandaşlarımız, sadece masumlar ödeyecektir. Sizleri buradan uyarıyorum. Çözüme direnmeyin, çözümsüzlüğü teşvik etmeyin. Kendi acziyetinizi, devlete mal etmeyin. İdeolojik hezeyanlarınızın ve mezhepçi saplantılarınızın yenilgisini Türk milletine mal etmeye çalışmayın. Evet saray beyleri, bildiğinizi artık kendinize itiraf edin. Stratejik ve derin bir şekilde yenildiniz. Fakat unutmamanız gereken şey, yenilen sizsiniz, Türk milleti dimdik ayaktadır ve asla mağlup edilemeyecektir” açıklamasında bulundu.
TÜRK MİLLETİ BUNALMIŞTIR
Türkiye’nin Orta Doğu politikasına değinen Dervişoğlu, şunları söyledi: “Geldiğimiz noktada, Erdoğan ve Emevi Camii’nde namaz kılma hülyasına kapılan İhvancı, Ensarcı avanesinin Türkiye’yi soktuğu malum Orta Doğu bataklığı macerasının neticesinde, Türkiye’nin bir mülteci kampı haline getirilmesi, ‘Hata yapmışız Allah bizi affetsin’ diyerek içinden çıkılabilecek bir iş değildir. Çünkü, Türk milleti bunalmıştır. Ne orman yangınını, ne mutfak yangınını, ne adalet yangınını, ne de milli gurur ve şeref yangınını söndürmeye niyeti olmayanlar, onun devletine el koymuşlardır. Ve elbet onu geri kazanacaktır. Çünkü, Türk milleti öfkelidir; kendi vergisiyle, kazancıyla yapılan hastanelere gidememekten, mahallesindeki parkta oturamamaktan, kadınına, kızına göz diken sapıklardan öfkelidir. Ve kendi rızası olmadan sırtına yüklenen bu haksız ve ağır yükü Türk milleti daha fazla taşımayacaktır. Bu esaret zincirini kırmaya, bu kamburu atmaya kararlıdır. Bu yüzden de pazar gecesi Kayseri’de, pazartesi günü ise Suriye’nin kuzeyinde yaşananları; Türk milletinin bugünkü ve gelecekteki varlığına dönük açık ve sürekli hale gelmiş yıkım projesinin olağan sonuçları, beklenen yansımaları olarak görüyoruz. 10 milyondan fazla kaçak ve sığınmacı barındıran bir ülke pek tabiidir ki her türlü riske açıktır. Provokasyon olabilir. Provokatörler de olabilir. Özellikle Suriye devleti ile ilişki kapıları sessiz sedasız açılmışken ve Erdoğan eski kankasına tekrar ‘Sayın’ sıfatıyla hitap ediyorken, provokasyon beklememek ahmaklık olur. Emperyalist güçlerin Türkiye’yi rahat bırakmamak için türlü oyunları sahneye koymaya kalkışacakları bilinen bir gerçektir. Bunlara karşı elbette dikkatli olmak ve oyunlara gelmemek lazımdır. Ancak ortada duran bir gerçek vardır. Nasıl ki kurumuş çam ağaçlarıyla dolu bir orman yaz sıcağında tutuşmak için küçük bir kıvılcımı bekliyorsa, yıllardır sabreden milletimizin sabır taşını çatlatmak için ufak bir olay kafidir. Küçük bir kız çocuğuna yapılanlar, Türk bayrağının indirilmesi ve yakılması küçük kıvılcımları aşan alevlerdir. Yani sorumlu ve provokatör arayışı beyhudedir. Aslolan tedbir almaktır.”
ZORAKİ MİSAFİRLİĞİN SONU GELMİŞTİR
Milletin itirazlarına kulak verme zamanının geldiğini aktaran Dervişoğlu, “Bugün zoraki misafirliğin de itidalinin de sonuna gelinmiştir. Şimdi devletin, acil eylem zamanıdır. Bizim çağrımız da tam olarak budur. Çağrımız, saraydaki veya sınırlarımızın ötesindeki maddi ve manevi efendilerine diyet borcu olan ihanet şebekesinin büyük ve küçük piyonlarını kapsamamaktadır. Çağrımız ilk olarak, taşıdıkları resmi sıfatlarla ve bulundukları makamlarla halen, gerçekten devletin ve milletin hizmetinde olduğunu bildiğimiz İçişleri, Dışişleri, TSK ve diğer güvenlik birimlerinin mensuplarına ve bu sorunun bir milli egemenlik krizi yarattığının bilincinde olan vatansever devlet insanlarına yöneliktir.”
YIKIM PROJESİNE ORTAK OLANLAR BAYPAS EDİLECEKTİR