31 Mart 2024 yerel seçimlerinin ardından Türkiye, temel sorunlarına daha etkili çözüm yollarıyla odaklanma konusunda önemli bir fırsat elde etti.
“4 yıllık seçimsiz bir dönem” adeta altın bir fırsat sunuyor. CHP ve destekçilerinin erken seçim beklentilerine karşın, toplumun çoğunluğu ekonomide enflasyon ve hayat pahalılığı gibi konulara odaklanmayı tercih ediyor.
Eğer CHP, topluma güven veren bir politika izleseydi, erken seçim talebi gündeme gelebilirdi. Ancak sadece iktidarın zayıflamasını bekleyen CHP, potansiyel seçmenlerden uzak kalarak alternatif oluşturamıyor.
Bu nedenle, sessiz çoğunluk, mevcut AK Parti iktidarına ve ekonomi politikalarına odaklanmış durumda. Enflasyonun 2026’da düşmesini öngören ekonomi programına olan güven giderek artıyor.
Enflasyonun devam eden düşüşü, halkın beklentilerini netleştirebilir. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in belirttiği gibi, yüksek enflasyonla mücadele için uygulanan politikaların zamanla sonuç verdiği görülmektedir.
2026 sonunda enflasyonun tek haneye inmesi bekleniyor. Ancak Cumhur İttifakı ve ekonomi yönetimine yönelik eleştiri ve spekülasyonlara dikkat etmek gerekiyor.
2028’e yönelik belirsizlikler uluslararası gelişmelerden, çatışmalardan ve jeo-politik durumlardan kaynaklanabilir. Ancak iç politikada, erken seçim talepleri beklenen etkiyi yaratmayabilir.
Cumhur İttifakı’nın bölünmesine yönelik kampanyalar ve ekonomi yönetiminin istifasıyla ilgili söylentiler, 2028’e zarar verebilecek unsurlar arasında. Ancak içeride ve dışarıda yaratılan farkındalık bu tür spekülasyonlara karşı önlem alabilir.
Çeşitli söylentilere rağmen, Türkiye’nin 2028 hedeflerine odaklanması ve motivasyonunun korunması önemlidir. Bu süreçte, içeriden sağlanan bilinç ve kararlılık, dışarıdan yapılan müdahalelere karşı en etkili savunma olabilir.